ELİNİ KOYNUNA SOK!...

“vedmum yedeke ilâ cenâhıke...” (20/22.)

Bu emri Allah (c.c.), Mûsâ (a.s.)’a Tur Dağında verdi. 

Dağlar, Rasullerin Allah ile tek başlarına “görüştükleri” yerler. İbrâhim (a.s.), Moriya Dağında; Mûsâ (a.s.), Tur Dağında; İsâ (a.s.), Zeytin Dağında; Efendimiz (s.a.v.), Hıra Dağında Rableri ile “görüştüler”! (buluştular)!.

Tâ-Hâ Sûresi 9 ilâ 99. âyetler arasında Mûsâ (a.s.)’nın Rabbi ile görüşmesi (= konuşması) anlatılır.

Mûsâ (a.s.)’ı o dağa “ateş” çeker. O ateşin yanına varınca, Bir Ses Ona : “Ben Senin Rabbinim (= innî Ene Rabbük); Ben, Seni seçtim, Ben’i dinle = Ben’im Sana vahyettiklerime kulak ver!.” diye seslenir. (20/13.) 14. âyette, “Ben Allah’ım, Ben’den başka ilâh yok, Bana ibâdet et, Ben’i zikir için salâtı ikâme et!.” denir.

16. âyette, “Sakın kıyamete (= âhirete, hesaba) inanmayanlar, kendi hevâ ve heveslerine uyanlar, Seni yolundan alıkoymasın (= felâ yesuddenneke); yoksa mahvolursun!.” denir.

Mûsâ (a.s.) asâ ile güçlendirilir. Asâya ilâhî program/yazılım yüklenir. Bunun için önce at onu!, denir; sonra da al! emri verilir. Bu, dış destektir. İçeri de ihmâl edilmez; içeriye de bakması emredilir.

İçeri neresidir?!.

Kalp.

Kalp nerededir?!.

Cenahta. (= Koyunda.)

“vedmum yedeke ilâ cenâhıke...” = Elini koynuna sok!. = Kalbini = vicdanını bi yokla!. = Elini, vicdanına bi koy!. da ne durumda olduğunu bi gör!.

Niye?!.

Elin de kalbin gibi bembeyaz ve tertemiz mi?!. = Dışın da için gibi tertemiz olsun. Kalbinde (= içinde) zerre kusur (= kir, sűi) olmasın/bulunmasın, bu da elinde (= işinde, dışında) görünsün. Çünkü Seni Firavun’a göndereceğim. Kalbinde (= içinde) zerre kusur, şüphe (= kir, sűi) olursa = elin de kalbin gibi bembeyaz ve tertemiz olmazsa, o Firavun Seni de “satın alabilir”!.

Ben’im, içi-dışı temiz, samimî adamlara ihtiyacım var; İsrailoğullarını böyle bir adama emanet edeceğim; için-dışın temiz olmazsa, Firavun tarafından satın alınır, İsrailoğullarını da satarsın!.

Bak bakalım!, elin de kalbin gibi mi; samimî misin; Sen bu işte ciddî misin?!.

Tamam!. Ben zaten biliyordum, Sen de gördün!.

Şimdi git o Firavuna, çünkü o, hakikaten çok azdı, çizgiyi çoktan aştı. 

“Rabbim!. Göğsüme genişlik ver. İşimi (görevimi) kolay kıl. Dilimdeki düğümü çöz; ki, sözümü iyi anlasınlar.” (20/25-28.)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK