YOLUN ÇATALLANMASI

“ihdinâ-s sırât-al müsteqîm. = Bizi doğru yola ilet!.” (1/6.)

Yolu bulmak ve yolda kalmak zordur. 

Yol bulununca, başta iyi niyet ve samimiyetle “hedefe doğru” yürünür. Bizi hedefe ulaştıracak araçlar oluşturulur, ve onlar bu hedef (= amaç) için kullanılır.

Nedir bu araçlar?!.

Devlet, parti, dernek-vakıf, medya (= dergi-gazete, radyo-tv, internet medyası/sosyal medya da dâhil), cemaat, tarikat, mal, mevkiî-makam, vs.

Yolun çatallanması, bu araçların kişisel (kabîlesel, ülkesel) menfaat için kullanılmaya başlanması ile olur.

“Sonra, ant olsun ki onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve Sen onların çoğunu şükrediciler olarak bulamayacaksın.” (7/17.)

Çatal (= çakal, şeytan) tuzağına düşmekten bizi ne korur?!.

Hedef (= dâvâ) bilinci. Bu bilinç unutulursa veya ikinci plana itilirse, çatallanmanın önü açılır.

Hedef (= dâvâ) nedir?!.

Îlâ-i Kelimetullah. = Allah’ın Kelimelerini (= Dinini) yüceltmek.

Efendimiz Medine İslâm Devletini de bunun için kurmuştu. Daha sonra bu devlet, kişisel ve kabîlevî çıkarların aracına dönüştü; ve yol çatallandı.

Ne zaman?!.

Hz. Osman zamanında başladı; Muaviye ve Yezid zamanında hızlandı. = Emevîler. Etki, tepkiyi doğurdu. = Abbasîler...

...

Yakın tarihe gelelim. İslâm davası (= İslâmcılık), rahmetli Erbakan zamanında başladı. Süreç uzun, 33 yıl, bu süre zarfında ne emekler verildi, ne zahmetler çekildi... ve İslâmcılar iktidar oldu. Zaman geçti, hedef (= dâvâ), ya unutuldu ya da kişisel ve partisel hesaplar dâvânın önüne geçti...

Muhalefetin hâli de buna benzer. Yerel iktidarda, kişisel ve partisel hesaplar yapıldığı (rüşvet ve yolsuzluklara başvurulduğu) için yol çatallandı; iktidar umudu zora girdi. 

İktidar olmak da bir amaç değil, araç. Bu aracın doğru kullanılmaması, yolun çatallanmasına yol açar, açıyor da. Bu yüzden, günde 40 kez “ihdinâ-s sırât-al müsteqîm. = Bizi doğru yola ilet!.” (1/6.) dememiz boşuna değil. Çünkü yolun sağında-solunda, başında-ortasında, ara duraklarında (= her yerinde) şeytanlar pusu kurmuş bekliyorlar; elimizdeki imkânları ve güçleri (= devlet, parti, dernek-vakıf, medya (= dergi-gazete, radyo-tv, internet medyası/sosyal medya da dâhil), cemaat, tarikat, mal, mevkiî-makam, vs.) hedefinden saptırmak için.

Ya Rabbî, “ihdinâ-s sırât-al müsteqîm. = Bizi doğru yola ilet!.” (1/6.) ve saptırma!.

“Rabbimiz!. Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi kaydırma = saptırma. Bize katından rahmet bağışla. Çünkü bağışlayıcı olan yalnız Sen’sin.” (3/8.) = رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ