CENNET & CEHENNEM

Kelime anlamıyla cennet, “gizli, saklı bahçe” demek. Cin, mecnûn ve cenîn de aynı kök. Cin/ler, görünmez varlık/lar. Mecnûn, aklı örtülmüş, aklı başından gitmiş, delirmiş. Cenîn, ana rahmindeki henüz doğmamış (görünür olmayan) çocuk.

Cennet, “beklenen, özlenen ve çook güzel” olan bir yer; o yerde herkes mutlu ve huzurlu; her şey de “lezzetli”!.

Cehennem, “sıkıcı, bunaltıcı ve çook acı verici” bir yer; o yerde herkes mutsuz ve huzursuz; her şey de “berbat”!.

Cennet de cehennem de, “burada, bu dünyada” kazanılır; “dünya, âhiretin tarlasıdır.” Dünya, ûlâ; cennet ve cehennem, uhrâ/âhirettir. Ûlâ ile uhrâyı (= âhireti = ukbâyı) ‘zamansal ve mekânsal olmanın dışında’ birbirinden ayırmamak gerekiyor. Bu ikisi (= dünya ve ukbâ), “düz bir çizgi”! gibidir. Önemli olan, bu çizginin yönü (= istikâmeti). Sırât-ı müsteqîm üzre olanların yolu, cennete; ötekilerin yolu, cehenneme çıkar.

Cennete, Allah’a ve Rasûlüne itaat edenler; cehenneme, Allah’a ve Rasûlüne isyan edenler girecek.

Cennettekiler, Nebîler, Sıddîklar, Şâhitler ve Sâlihlerle beraber olacaklar.

“Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği, Nebîler, Sıddîklar, Şâhitler ve Sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne iyi (= ne güzel) arkadaştırlar!.” (4/69.)

“Rabbinizin bağışlaması, Allah’a ve Resullerine iman edenler için hazırlanmış, genişliği gökle yerin genişliği gibi olan cenneti kazanmak için YARIŞIN!. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu hak edene verir. Ve Allah, büyük lütuf sahibidir.” (57/21.)

Biz ne için yarışıyoruz?!.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK