BEYYİNE
Beyyine : Delil. Kanıt. Argüman. Belge.
Beyyine, beyne (= arasında/بين) edatının ya harfine şedde, ve son harfi nûna he (ه), eklemeyle oluşan bir kelimedir.
Beyne (بين), iki şeyin arasında olan, iki şeyi ayıran 'şey'; beyyine (بينه) ise, bu iki şeyi birbirinden ayıran “şey = fark” demek. İki şeyin arasındaki farklar maddî ve manevî olarak çok sayıda olabilir. Renk, büyüklük, tip/şekil, yumuşaklık-sertlik; güzellik-çirkinlik (= estetik), iyilik-kötülük (= etik), doğruluk-yanlışlık (= ontik)... Beyyine, iki şeyin (= düşüncenin/fikrin ve dinin/düzenin = düşünce sisteminin) arasındaki maddî/fizik, etik, estetik ve ontik farkların tutarlı bir ifâdesi = açıklaması/beyânıdır. Beyân da beyne’dendir. Kur’ân, mübeyyin (açıklayıcı) bir Kitâb’tır, Beyyine’dir, Onun bir adı da Mübîn’dir, açık dellilerle (= beyyinât) gelmiş/indirilmiştir.
“Biz, her kavme mesajlarımızı açık bir şekilde iletmek = beyân etmek için Elçilerimizi o kavimlerin diliyle gönderdik.” (14/4. 16/44.)
Kendilerine Kitâb verilenler (= Ehl-i Kitâb = Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlar) bile, kendilerine gelen açık delillere rağmen ayrılığa düştüler. (Bknz. 98/1 ve 4.)
Nasıl?!.
En açık beyyine (= açık kanıt, delil) Tevhîd idi. Yahudiler, bu delili tekellerine alarak = O Tanrı’yı millîleştirerek = kendi kavimlerine has kılarak; Hıristiyanlar, O’nu üçe çıkararak veya bölerek = üçleyerek = Baba-Oğul-Ruh’ulkudüs = teslis; Müslümanlar da O’nu kendilerinden ve hayatlarından “uzaklaştırarak”, O’na gökte bir taht kurarak, yerden kovarak. (= lâiklik.)
Yahudilerin Tanrı’sı ile diğer milletlerin Tanrı’sı çatışır. Üç Tanrı, kendi aralarında anlaşamaz. Yer, başka tanrılara (= putlara ve tağutlara) verilirse/bırakılırsa, gökteki Tanrı’nın yere hiçbir faydası olmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder