MÜMKÜN İLE İMKÂNSIZ

İki zıtlık. Daha biçoook zıtlık var hayatta ve düşüncede. Ölüm-Hayat. Özgürlük-Mahkumiyet (Cebr). Cehalet-Bilgililik. Cennet-Cehennem. İyi-Kötü...

Bu zıtlıkları bir kılmak, birleştirmek mümkün mü?!.

Sarhoş etmeyen şarap (56/18.). Hiç yaşlanmayan delikanlı (= Vildan. 56/17.) Hep bâkire kalan kız (= Hûri. 55/72.). Hiç bozulmayan süt (47/15.) Daha bir çok ifâde var Kitâb’ta.

“Attığın zaman sen atmadın, Allah attı.” (8/17.)

Ok senin elindeydi ama sen atmadın, Allah attı.

Ya da Allah, senin elinle attı.

Ya da Allah sana el (güç/imkân) verdi, sen attın. 

Sen bunu bildin de, sen atmadın (ben atmadım dedin), Allah attı.

Bilmedin, ben attım dedin, Allah da itiraz etti; “sen atmadın, Ben attım.” dedi.

İkisi de “mümkün”! de,

İkisi de “imkânsız” mı?!.

Hayır, O’na imkânsız bişey yoktur.!.

İmkânsız bize göredir.

O, her imkânsızı mümkün kılar. 

Ama, bize çoğu şey imkânsız olarak kalır.

Ne zaman, bize o imkânsızlar mümkün olur?!.

O’na kul olursak, O’nunla olursak!, O’nu her şeyden çook seversek = eşeddü hubben lillah. (2/165.)

...

Çook şiddetli sevgiye “aşk” deniyor. İnsanî aşkta bile âşıklar “bir” oluyor, kim ne yaparsa “o yaptı” diyor ve aslâ birbirlerinden şikâyet etmiyorlar. İkilik (zıtlık) kalmıyor ki birbirleri (ayrı) olsunlar!.

Bu “aşk” ilâhî olursa, “Sen attın, ben attım.” “Sen seçtin, ben seçtim.” “Sen yaptın, ben yaptım.” olur mu?!.

Olmaz!.

Biz nâdanlar, aşktan dem vurup mâşuktan şikâyet ediyoruz ve sadece ve sadece aşkın edebiyatını yapıyoruz.

Allah Dostları = Evliyâlar, “Dosttan gelen her şey iyidir, güzeldir.” derler, hiiç şikâyet etmezler, onlardaki “muhabbetullah”, “eşeddü hubben lillah” (2/165.) seviyesindedir.

Bizler, O’nun dışında biiir sürü şeyi O’ndan daha çok, ya da O’nun kadar severken, tabiî ki de biiir sürü şeyden (ve de O’ndan) şikâyet edeceğiz, “bu nasıl adâlet”?! diyeceğiz.

Sevsek!, imkânsızlar mümkün olur!. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET