ENDÎŞE/M

Din hakkında çok yazınca (konuşunca) ve konuştuğumuzu (yazdığımızı) yapmayınca, dini söze döker, söylemleştirir, eylemden (amelden) koparırız. Oysa dinde amaç, eylemdir, salih ameldir = doğru davranıştır.

Ölümün ve hayatın yaratılması, kimin daha ahsen (en güzel) amel (iş/davranış) yapacağının belirlenmesi içindir. (67/Mülk, 2.) Amellerde (davranışlarda) bir güzellik (hüsn ve ahsen) sıralaması varsa, bu sıralama milyarlarca insanı içerdiği için çoook milimetrik olmalı.

Herkes kendine sormalı : Ben bu sırada yer almak ve öne geçmek için mi yoksa başka sıralar (!) için mi yaşıyorum?!.

Muhasebe (= özeleştiri) bu.

Bu, yaptığımız işi (iyi niyetle) sorgulamak, kendi içimize bakmak, içimizdeki ölçüyü (vicdanı/fıtratı) bozmamaktır.

Bu ölçünün bozulduğunu nasıl anlarız? Kulluk bilinci kaybolup da kişisel bir çıkar elde etmeye başlayınca. Bu çıkar, ille de maddî olmak zorunda değil, ma’nevi (itibar/saygı, hürmet, vb.) de olabilir. Kulun beklentisi Rabbindendir; insanların övgüleri de yergileri de onu yaptığı işten vazgeçirmemelidir; onlar övülünce de yerilince de istikametlerini bozmamalılar.

Endişeyi, biz genelde kaygı, kuruntu, merak, gam, tasa gibi dünyevî işler için seküler anlamda kullanırız, oysa endişe Farsça’dır ve korku içeren düşünce demektir. Bence bu kavram Arapça taqvâ kavramı ile aynı semantik alandan beslenir. Taqvâ, hem Allah’tan korkmak hem Allah’ın Rızasını düşünmek hem de günahlardan kaçınmaktır. 

Kulluk da zaten bu değil midir?

Bana Hud Sûresini iki kelime ile özetle dense, “en lâ (ellâ) tæ’budû illâllah... = Allah hariç hiç kimseye kulluk etme/yin!.” (11/Hud, 2.) derim.

Kişinin en büyük endişesi, “acaba bu yaptığım işlerle (hayatımla) Allah’tan başkasına (nefsime, birilerine!) kulluk (hizmet) ediyor muyum?.” olmalıdır. Bu endişe kaybolursa, kişide din kaybolur. (Hadi biraz yumuşatarak dinî hassasiyet kaybolur diyeyim.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET