TEVHÎD ANLAYIŞIM

Tevhîd deyince ilk akla gelen Allah’ın birliği ama bunun hayatta bir yansıması olmazsa bu birlik (Tevhîd) “havada/âfâkî” kalır. Tevhîdin hayata yansıması en temelde ontolojiktir ve bir “dünya görüşünü” gerektirir. Tevhîd içi dünya görüşü (de) tevhîdîdir, tektir; tevhîd dışı dünya görüşleri ise parçalıdır ve şirktir. İlkine “monist dünya görüşü”, monizm; ikincisine “düalist ve politeist dünya görüşü”, düalizm ve politeizm denir. Dünya görüşlerinin “içine” Tanrı’yı yerleştirseniz ilkine “vahdet-i vucud, panteizm ya da monoteizm”; ikincisine “materyalizm, pozitivizm ya da politeizm/çoktanrıcılık = şirk” denir. Tanrı “dışarda/aşkın” tutulunca da iki yaklaşım öne çıkar. 1) Etkisiz Tanrı. 2) Müdahale eden Tanrı. Etkisiz Tanrı’da Tanrı, varlığa karışmaz; Müdahaleci Tanrı’da Tanrı’nın “belli istekleri” olur ve bu isteklerini Elçileri yoluyla insanlara iletir; ama totalde, Tanrı hakimiyetini kaybetmez, insanları “denemek için” “belli sınırlar içinde” onları serbest (özgür) bırakır.

Monist dünya görüşü, hem çok Tanrı kabul etmez hem Tanrı’nın hayata müdahalesini “yok saymaz”, hem de insan eylemlerini yok farzederek her şeyi Tanrı’nın yaptığı bir dünya görüşüne de izin vermez. Tanrı’yı “Halîm”, bu dünyayı da “bir seçilim/seleksiyon dünyası” olarak görür. Bu “seçilim/seleksiyon” için, (“Tanrı’nın dünyasında değil”) bu dünyada! düalitenin (iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış) varlığını da kabul eder.

Politeist (materyalist ve de panteist!) dünya görüşü Tanrı’nın Varlığı ile kâinatın (dünyanın) varlığını birbirine karıştırır. Tanrı’yı dünya (kâinat); kâinatı Tanrı gibi görür; kâinattaki işleri soyut-somut bir çook tanrıya bölüştürür, tanrıları kendi aralarında çatıştırır.

Toplumsal (siyasal, ekonomik vb.) sınıflaşmanın ontolojik (ontik) alt yapısında da bu dünya görüşü yatar. Üst sınıfların tanrısı ile alt sınıfların tanrısı farklıdır; ilki daha güçlü, alttakiler daha zayıftır, aradakiler de ona göre konumlanmıştır. Buna “Tanrılar panteonu” denir. En üst Tanrı’ya ulaşmak için aşağıdan yukarıya her tanrının gönlü yapılmalıdır; “patolojik! şefaat” de buradan doğar.

Tevhîdî (monist) Tanrı anlayışına dayalı dünya görüşünde Tanrı, “Kendi Gönlünün yapılması”! için herhangi aracıyı kabul etmez; Elçiler, bu anlamda bir “aracı” değildir, Onlar sadece “tebliğcidirler.”!. Tanrı, herkese kendi şahdamarından daha yakındır, kişilerin her türlü isteklerini/dualarını duyar, samimiyetleri oranında onlara cevap verir. (Duayı kulluk = ibâdet anlamında çook geniş kullandım.)

Tek İlâh’a (Allah’a) kulluk, çatışan tanrıları ret (Lâ ilâhe illâ Allah) = dünyada (kâinatta) düzenin tesisi = kaosun sona ermesi amacına matuftur ama insanların tümü Tek İlâh’a (Allah’a) kullukta anlaşamadığından “kalıcı düzen” öteye ertelenmiştir. Ötede, burada Tek İlâh’a (Allah’a) kullukta ısrarcı olanlar cennete (mükâfata); Tek İlâh’a (Allah’a) kulluğu reddedenler cehenneme (cezâya) maruz kalacaklardır ve artık kimse kimseyi rahatsız edemeyecektir. Vesselâm. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET