ÜRE(T)ME

Üreme, neslin devamı; üretme/k, biürün elde etmek, bişey! üretmek içindir. Üre(t)me işine üretim denir. Üre(t)me, ekme (tohumlama) olmadan olmaz. Tohum tarlaya ekilir. Kadın tarladır (“nisâüküm harsün leküm...” 2/223); erkek de tohum. Kadın, tohumu kabul etmek için erkeğe kendini verir; bu (kendini erkeğe verme ya da erkeği kendine alma), erkekteki tohum, dolayısıyla bir canlı (çocuk) üretmek içindir. Bu işi çiftler zevkle/hazla ve kendinden geçerek yaparlar. İşin ucunda üretim yoksa sadece zevk/haz vardır; haz da meşrûdur, çünkü yanlış (gayr-i meşrû) tohumlama yapılmasını engeller. 

Yağmurun yağmasıyla toprağın üretmesi de böyledir. Semâ (gök), ‘erkektir’; arz (yer/toprak) da ‘kadın’.

Bişey (bifikir, bieşya/bimal) üretilecekse, onu üretecek olan, “o şeye” önce kendini vermeli, “o şey” o kişinin içinde olgunlaşmalı (iyice tasarlanmalı), büyümeli, sonra da “doğmalıdır.”!.

Cinsî anlamda meşrû alış-veriş ve doğum, nikâhla (ilahî izinle) olduğu gibi diğer meşrû işler de (doğumlar da, döllenmeler de, yağmur da) ilahî izinle olur. Gayr-i meşrû doğumları (işleri), kimse sahiplenmez ve onlar, rahat gelişme/büyüme imkânından ve huzurlu bir ortamdan mahrum kalırlar.

Fikir üretiminde de benzer şeyler olur. Fikir üretene düşünür dersek, düşünür, düşünmek için başka (ya da önceki) düşünürlerden (meşrû ya da gayr-ı meşrû) fikirleri alır, onları beyninde (içinde) olgunlaştırır ve yeni fikirler doğurur/oluşturur; başkasından aldığı fikirleri aynen tekrar ederse ona düşünür denmez. Çünkü alınan fikirler başkalarının ya da geçmişin doğumlarıdır (ürünleridir), geçmişte iş görmüşlerdir, bugün “pekbiişe” yaramazlar. Onlara tohum muamelesi yapılmalı ve tohumlardan yeni, bugün işe yarar fikirler üretilmelidir; üretilemiyorsa, insan neslinin yaşlandığı ve öldüğü gibi fikirler de yaşlanır ve zamanla ölür.

“1500 sene öncesinde üretilmiş fikirleri bugün yeniden üretemezsek”! o “fikirlerin”! bize “pekbifaydası” olmaz. 

Sakın! dine, “üretilmiş fikir” muamelesi yaptığım anlaşılmasın!. Din, “orijinal/bozulmamış hâli ile” orada/ortada duruyor; dünkü insanlar o dinden “dinî fikir/ler” ürettiler ve işlerini gördüler ama biz bugün aynı şeyi yapamıyoruz, derdim bu.

Bugün o fikirlere “tohum değil ürün muamelesi” yaptığımız için bocalıyoruz; tohum muamelesi yapsak ve içimizde beslesek, o kadar “çook” fikirle boğuşmayız ve o kadar “çook ve büyük” şey/ler/i içimize almaz ve “doğurmak” için de kıvranmayız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET