DİLDE ÖĞELER

İsim. Fiil. Sıfat. Zarf. Zamir...

İsim : Varlıkların (var olanların) adı. Bişey var olmazsa (yoksa) adı da olmaz. Ad (isim) koyma, aynı zamanda adlandırılan varlığı tanıma, onurlandırma ve onun varlığı ile şeref duyma anlamına da gelir.

Ad (isim), Arapça sema ile özdeş ve kardeştir. İsim verdiğimiz kişileri (şeyleri) yüceltiriz. En yüce İsim, Allah İsmi’dir; diğer isimler O’nun İsm’ine göre (O’na yakınlık ve uzaklıklarına göre) sıralanır, hizaya girerler.

“Allah, Âdem’e bütün isimleri öğretti. Ve alleme âdeme-l esmâe küllehâ...” (2/Bakara, 31.)

Öğreten, yaratan, aynı zamanda yarattıklarına isim koyandır!. O, yarattığı varlıklara isim koymasa (= yaratmasa = bilmese!), o isimleri bize öğretebilir mi?!.

İsim koyma, isimlendirilen varlığı tanıma, onurlandırma ve onun varlığı ile şeref duyma ise, Allah, yarattıklarını “tanımış, onları onurlandırmış ve onların varlığıyla şeref duymuştur!” denebilir.

İsimsiz somut varlıklar (varlıkların isimlendirilmeden önceki halleri), ‘bizce ya yoktur ya da soyuttur; biz onların ne olduklarını isimsiz bilemeyiz!.’ Varlıklara isim koyma ve onların ismini bilme, onları tanımadır, onlarla “ilişki kurmadır.” Ne kadar çok varlıkla ilişki kurarsak, bilgimiz o oranda artar. Benim adını duymadığım o kadar çook şey (ve kimse) var ki, onların varlığı ile yokluğu benim için birdir (benim için onlar, ha vardırlar ha yokturlar).

Senegal’i ve Senegal Cumhurbaşkanının adını (ismini) bilmiyorsam, benim dünyamda Senegal’in bir yeri yoktur. Genel kültür bilgime göre Senegal’in Afrika’nın kuzey ucunda bir devlet olduğunu bilebilirim ama orada bir tanıdığım yoksa, sözgelimi Cumhurbaşkanı Macky Sall’i tanımıyorsam, orayla kültürel-siyasî-ticarî bir işim de yoksa Senegal benim için ha vardır ha yoktur.

Türkiye’de yaşayan bir fert olarak, Türk Cumhurbaşkanını tanımasam da onun aldığı kararlar ya da dünyayı yöneten küresel güçlerin Cumhurbaşkanlarının aldığı kararlar beni etkilediği için, onların varlıklarını hissedebilirim.

...

Pekiî ‘Allah İsm’ini’ bildiğim! hâlde “Bu İsmi” duyduğumda ne hissediyorum?!.

Bütün isimleri bana O İsm’in öğrettiğinin farkında mıyım?!. O İsm’i yeterince yüceltiyor (tesbih ediyor) muyum?!.

Benim koyduğum (şeylere ve insanlara verdiğim) tüm isimleri O yaratmasaydı, ben onlara isim koyabilir (verebilir) miydim?!.

...

Fiil, ad verdiğimiz varlıkların eylemleri; sıfat da özellikleri. 

Zamir, o isimlerin adılları; isimlerini bildiğimiz şeylerin (ve kişilerin) kısa adları. Zamir (ضمير), iç, derûn, aynı zamanda kalp-gönül-vicdan demek.

Zarf (ظرف) da, kabuk, dış, kılıf, kap, ambalaj demek.

...

“Sebbih İsme Rabbik-el A’lâ. = Rabbinin Yüce İsm’ini tesbih et! ” (87/ A’lâ, 1.)

...

“O İsm’i” biliyorsan! “HÛ” de!, (Zamir kullan!.); bilmiyorsan, “Zarf”la idâre et! ya da O’nun Sıfatlarını ziyaret et = zikret!.

“O İsm’i” bilmek, Ef’al (Fiilleri) ve Sıfat’larını bilmekten geçer(miş)!; bilenler, öyle diyo.

Ben de bilmiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET