NEDEN, NİÇİN?

“Velâkinne ekseran nâsi lâ yæ’lemûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) bilmez/bilmeyecek.” (12/Yusuf, 21.)

“Velâkinne ekseran nâsi lâ yeşkürûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) şükretmez/şükretmeyecek.” (12/Yusuf, 38.)

“Velâkinne ekseran nâsi lâ yæ’lemûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) bilmez/bilmeyecek.” (12/Yusuf, 40.)

“Ve mâ  ekseran nâsi velev haraste bimüminîn. Sen ne kadar istersen iste, insanların çoğu inanmayacak!.” (12/Yusuf, 103.)

“Velâkinne ekseran nâsi lâ yæ’lemûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) bilmez/bilmeyecek.” (30/Rum, 30.)

“Velâkinne ekseran nâsi lâ yü’minûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) inanmaz/inanmayacak.” (40/Mü’min, 59.)

Velâkinne ekseran nâsi lâ yeşkürûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) şükretmez/şükretmeyecek.” (40/Mü’min, 61.)

“Velâkinne ekseran nâsi lâ yæ’lemûn. Kesinlikle insanların çoğu (ekserisi) bilmez/bilmeyecek.” (45/Casiye, 26.)

İnsanların çoğu inanmayacak, bilmeyecek, şükretmeyecek de, bu insanların bilmesi, inanması ve şükretmesi için niye uğraşıyoruz?!.

Uğraşacağız. Görevimiz bu.

Kim ne derse desin!, tarafımızı belli edecek, Müslüman olduğumuzu ispat edeceğiz.

Kime? 

Kendimize!.

Yarın hüküm gününde, Nebîler ve  Şâhitler getirildiğinde, hakkımızda “Bu Müslüman’dı!” denilmesi için. (39/Zümer, 69.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET