HATİB, MUHÂTAB ve HİTÂB

Bu yazıda bu üç kavramı Kitâb (Kur'ân) perspektifinden ele alacağım.

Hatib, konuşan; muhatab, kendisi ile konuşulan, hitab da konuşma demek. 

Kitâb’ta konuşan “açık ve gizli = Zâhir ve Bâtın” olarak Allah’tır. Kimi yerde (kimi zaman) birinci tekil şahıs kipini kullanarak Kendi’si “doğrudan/bizzât” konuşur; kimi yerde (kimi zaman) de birinci çoğul ve üçüncü çoğul kipiyle Meleklerini, Elçilerini, bizi (hatta şeytanları), yeri, göğü ve derilerimizi (organlarımızı) konuşturur.

Muhatap/lar ise yine Elçileri ve biziz. Muhatap çevresi zamanla genişlemiştir. İlk muhataplar, Hz. Muhammed, Ehl-i Beyt ve ilk Mü’min-Müslümanlar (Ya Eyyühellezîne Âmenû!); sonra, kâfir ve münafıklar (Ya Eyyühellezîne keferû! Ya Eyyühel münâfikûn!); sonra, Ehl-i Kitâb; sonra tüm insanlar. (Yâ Eyyühennâs!. Kâffeten linnâs!. gibi.)

Melekler (2/30. 7/11. 15/28.), İblis (15/32. 38/75.), yer ile gök (41/11-12.) ve tüm mahluklar (16/68-69.) da muhataplar arasındadır.

Kitâb (Kur'ân), âdetâ bu Hatib ve muhatapların “diyaloğundan oluşan bir Hitab’tır.”!.

Yeter ki siz Onu muhatap alın; O sizinle konuşur!. Hatib, dinlemeyen muhatapla konuşmaz!. 

Siz, sizi dinlemeyen biri ile konuşur musunuz?!.

İlk başta, ‘dinlesin diye’ konuşursunuz ama baktınız, konuştuğunuz kişi sizi muhatap almıyor; konuşmazsınız değil mi?

Kur'ân, herkesi muhatap alır. Kur'ân’ı samimî bir şekilde muhatap alan, “er-geç” kurtulur; çünkü O, “hüden linnâs = insanlar için hidâyettir.”.

“Allah, hadisin/sözün en iyisini; müteşâbih, ikişerli bir Kitâb halinde indirdi. Ondan, Rablerine karşı içtenlikli saygısı olanların tüyleri ürperir. Ardından da benlikleri ve kalpleri Allah’ın öğüdü ile huzura kavuşur. İşte bu, Allah’ın doğru yolu gösteren kılavuzudur. Onunla dileyeni doğru yola iletir; Allah, kimi sapkınlıkta bırakırsa, artık ona doğru yolu gösteren bulunamaz.”

اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُّتَشَابِهًا مَّثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاء وَمَن يُضْلِلْ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

(39/Zümer, 23.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET