YARATMA = HALK

Noktalı ha ile. Noktasız ha’lı halk, traş olmak ya da sakal/ı kesmek demek. Noktasız ha’lı nahar, kurban kesmek; noktalı ha’lı nahar, horlamak. Arapçada nokta önemli; nokta, hem anlamı hem harfi değiştiriyor; nokta altta olursa be, üstte olursa nun oluyor...

Küfüv’ü yazdıktan sonra İhlâs’taki “lem yelid ve lem yûled” âyetine kısacık da olsa değinmemek olmaz diye düşündüm ve bu âyeti düşünürken bu başlık ortaya çıktı.

“Lem yelid ve lem yûled.” âyeti Doğmamış ve doğurmamış (doğurmamış ve doğurtmamış ya da baba da değildir, evlât da değildir.) şeklinde çevrilir. Velede-yelidü, doğurmak; veled, çocuk. Lem tekidî olumsuzluk/nefy edatı, kesinlikle doğmamış, kesinlikle doğurmamış. Kur'ân’a “sadece dilsel bir Metin”! olarak bakarsak, Huve’yi eril bir zamir olarak görürüz ve Allah’ı hâşâ “erkek”! olarak tasavvur ederiz; bunu geçmişte (kelâm tarihinde) yapmışlar. Hâlbuki O (Huve), eril de (zaten dişil de) değildir.

Ya nedir?

İşte, Ehad’dir. Samed’dir. Lem yelid ve lem yûled’dir. Ve lem yekün leHû küfüven Ehad’dir. 

Pekiî O Doğmamış ve doğurmamışsa, bu kâinat ve bizler nasıl olmuşuz?!.

İşte buna yaratma = halk diyoruz. 

Halk, Hâlık (خالق) olan Allah’ın bir fiili.

“Halk’ın ne olduğunu ve nasıl olduğunu”! bizler bilebilseydik, biz de “hâlık” olurduk ve bişeyleri “yoktan’ yaratırdık!.

Yaratma, ‘yoktan Yaratma’dır, Allah’tan yaratma’ değil; ‘Allah’tan yaratma’ “doğurma” olur.

“Sebbih İsme Rabbik-el A’lâ. Ellezî halaga fesevvâ. Vellezî gaddere fehedâ...” Çook Yüce (A’lâ) Rabbinin ‘İsmini’! tesbih et = tenzih et!. Ki O, yarattı ve şekil/sûret verdi. Yine O, (yarattığı herşeye/herkese) ölçü tayin etti ve yol gösterdi...” (87/ A’lâ, 1-3.)

Şu gördüğümüz şekiller (sûretler), yaratma eyleminden (yaratmadan) sonra. Yaratma, daha önce. Yaratma olunca, şekillenme oluyor, her şekil (herkes, her şey) farklılaşıyor ama bu, (önce-sonra ve oluş) bize göre!.

İnsan dışında her şey, kendisine belirlenen ölçüye (takdire) göre hareket ediyor ve Yaratıcısının yol göstermesine (hidâyet) uyuyor.

İnsan, en hafif tabiriyle “bidüşünüyüm bakıyım!” diyor, bekliyor. Düşünüp de, yanlış ölçüp-biçen ve yoldan (hidâyet yolundan) çıkan (fekkera ve gaddera, 74/Müddesir, 18.) o kadar çoook insan var ki!.

‘Beni Sen mi yarattın, niye yarattın, yaratmaz olsaydın.’ diyen!.

O’na çocuk isnat eden. İsâ ve Uzeyr O’nun oğludur diyen. 

Allah’a “Baba!” diyen.

...

İhlâs, hem bir sûre adı hem de Müslüman’ın sıfatı. 

İhlâs’ı doğru anlayan, ihlâslı bir Müslüman olur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET