KURUMSAL AKIL

Kuramsal, teorik olan akıl, kurumsal da olur mu?

Kuramsal aklı, kuramsal ve kurumsal yapılara (sözgelimi devlete/devlet kurumlarına, siyasete/siyasî kurumlara ve dine/dinî kurumlara ve topluma) devredersek, olur. Olur ama bu aklın sahibi olmaz!. Bu akıl, her kademedeki insana düzenli ya da düzensiz (âdil ya da değil) dağıtılır. İstenmeyen bir sonuçla karşılaşılınca da kimse kendi aklına toz kondurmaz, suçu üzerine almaz, herkes birbirini suçlar. Suç, bir futbol topuna döner. Top taca çıkınca da (siyasî, dinî, kültürel vb.) iktidarlar (akıllar) değişir. Bu, bilimde (bilimsel) paradigma (anlayış); dinde anlayış/yorum/görüş (mezhep) değişimi şeklinde tezahür eder.

Neden?

Çünkü bireyler kendi akıllarını yeterince kullanmaz ve başkalarına devrederler. Bu devir, siyasette oy şeklinde, dinde (ve devlette) tâbiyet (uyma) şeklinde olu(şu)r. 

Devlet aklı (= siyaset/siyasî akıl) da; ruhban aklı (= imam, müftü, şeyh, fetva kurumu) da; uzman aklı (= bilim adamlarının aklı) da (= tüm kurumsal akıllar), sorumluluk noktasında insanın kendi aklı kadar değerli ve önemli değildir.

Din (Allah), insanın kendi aklına seslenir ve bireysel sorumluluğu esas alır. Der ki : “ve lâ tezirû vâziratün vizra uhrâ. = kimse kimsenin yükünü çekmez.” (39/Zümer, 7.)

Sakın! kurumsal akıllara güvenip de kendi aklımızı kiraya vermeyelim; yarın çook pişman olacağız!. “Ya Rabbî!, bizi yoldan saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım.” diyeceğiz. (41/Fussilet, 29.)

Bireysel akıl, tamamen kurumsal akla devredilmemeli; kurumsal akıl da bireysel aklı iptal etmemelidir. Kurumsal akıl, kollektif akıl gibi çalışmalı, akıllar birbirlerine destek olmalı ve birbirlerini geliştirmelidir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET