KÜFÜR/KÜFR

Küfür (= ﻛﻔﺮ), şükrün zıttıdır; nimeti örtmedir. Çiftçi, tohumu toprak ile örttüğü için “küffâr”! adını alır. (Bknz. 57/20.)

Bizde küfür, sin kaflı söylenen (kötü) sözdür.

Asıl küfür, nimeti Veren’i örtmek; O’nu, verdiği nimetle perdelemektir. 

Nankörlük ise, kişinin, nimeti Veren’i bildiği hâlde O’na “gereği gibi” kulluk etmemesidir.

Kâfir, aynı zamanda nankördür.

Nimeti Veren, verdiği nimetle nasıl perdelenir, örtülür?!.

Nimeti Veren’le değil de, O’nun verdiği nimetlerle (= malla-mülkle, soyla-sopla, makam-mevkî ile, bilgi ile, vb.) övünerek = böbürlenerek.

Nimet nedir?!.

Her şey. = Sağlık-sıhhat, mal-evlât, bilgi, sevgi, hidâyet, vb.

Meseleye böyle bakarsak, “küffâr ve nankör”! olmayanımız ne kadar da az!.

Mü’min (= Allah’tan emîn) olmak, sanıldığı kadar kolay değil.

Kefâret (= ﻛﻔّﺎﺭﺕ), işlenen suçun (= günâhın) karşılığını ödemektir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK