DÜŞÜNCE DERYASI
Derya : Deniz. Büyük Okyanus.
Denizler, bazen durgun; bazen (= çoğu zaman) dalgalı olur; düşünce de öyle.
Düşünce denizinde yol almak sanıldığı gibi hiiç de kolay değildir.
Düşünce, bazen bir sessizlik, sâkinlik veya dinginliktir; bazen de (= çoğu zaman da) bir (sessiz) çığlık veya haykırış; bazen de bir çağırıştır. (= da’vettir.)
Sanırım bende üçü de var.
...
‘Gördüm, duydum, işittim ve tamam (= evet, işte bu!) dedim.’
‘Gördüm, duydum, işittim ve hayır (= olmaz, bu değil!) dedim.’
Bu cümlelerdeki “ve” bağlacı, düşünme süresine karşılık gelir. Bişeye “evet veya hayır” demek, belli bir düşünme süresini gerektirir. İnsan, bu sürede bazen dingin, sâkin ve sessiz olur; bazen de çıldırır, “delirir.”! Sürenin sonunda “tamam, buldum (= eureka!)” derse, bulduğu şeyle başkaları da dinginleşsin, sessizleşsin ve sâkinleşsin diye paylaşmak ister.
Maalesef, günümüzde çoğu paylaşımlar, acının, çılgınlığın, çıldırmanın, delirmenin ürünü. Bulanlar, bulduğu ile sâkinleşenler, dinginleşenler ve bulduğundan, bildiğinden emîn (= mü’min) olanlar, çook az.
Bu devirde mü’min olmak ve mü’min kalmak (= koca deryada boğulmamak), o kadar zor ki!.
Kıyılar, boğulmuş cesetlerle dolu.
Yorumlar
Yorum Gönder