İSMİN HÂLLERİ
İsim, ad. Varlığın, varlıkların “kendi/si” değil, adı, adları. Somut ya da soyut, her varlığın “yerine” kullanılan. “Kendi gitti, adı kaldı yâdigâr" cümlesinde olduğu gibi; isim, “şey/ler/in” (= varlığın/varlıkların) kendisi (= zâtı) değildir.
"Allah İsmi" de öyledir.
İsmin hâlleri nelerdir?!.
• Yalın hâli.
• i-hâli. (= Belirtme) Evi. Ali’yi, vb.
• e-hâli. (= Yönelme) Eve. Ali’ye, vb.
• de-hâli. (= Bulunma) Evde. Ali’de, vb.
• den-hâli. (= Ayrılma) Evden, Ali’den, vb.
Pekiî, “Allah’tan geldik, Allah’a gidiyoruz. = innâ lillah-i ve innâ ileyhi râciûn.” (2/156) ne demek?!.
Buradaki Allah da bir Ad, bir İsim midir?!.
Hayır. O, her ismin “kaynağı” (= arkhesi, öncesi, evveli) ve âhiri, sonu!. = “Hüve-l Evvel-ü vel Âhır-u vez Zâhir-u vel Bâtın.” (57/3.)
Herkes ve her şey, O’ndan geldi, O’na gidecek, dönecek. Burada bulunuşumuz “geçici” bir bulunuş; hepimiz “bilsek de bilmesek de” O’na yöneliyoruz, O'na dönüyoruz; O’na “bilerek” yönelenler, O’nun Cemâl Hâline (= Rahmetine, Merhametine = Cemâline); “bilmeyerek” O'na yönelenler, O’nun Celâl Hâline (= Gadabına, Azabına = Celâline) yöneliyor.
O’nsuz bizler yokuz. = O yoksa, bizler yokuz, her şey yok. O’nun Varlığıdır, bizleri ve her şeyi var kılan, var eden, varlıkta tutan.
O yoksa, bizler, sadece “içi boş birer isimlerden” ibâretiz.
“... lâ ilâhe illâ Hû/Hüve, küllü şey’in hélikün illâ Veche/h...” (28/88.)
‘Yalın Hâl’de (?!) bulunan, hiç kimseye, hiçbir şeye dayanmayan; Samed Olan, sadece O. = Herkes ve her şey, O’na muhtaç; O, hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç değil.
Yorumlar
Yorum Gönder