BİLGİ ve İRADE BAĞLAMINDA İNSANIN GELECEĞİ
Bilgi ve irade bağlamında insanlığın geleceği de denilebilir.
Bilgi, bilmenin; irade, karar vermenin karşılığıdır. Bilen, her zaman karar veremeyebilir. Karar verenler de her zaman “nihâî karar/ları” veremeyebilir. Çünkü, ellerindeki bilgiler, “nihâî karar/ları” vermeye yeterli olamayabilir.
Bugün, kimin elinde daha “çok” bilgi var, bu bilgileri niçin ellerinde tutuyorlar, bu bilgileri, nereden ve nasıl elde ediyorlar?!.
Elimizdeki telefonlardan ve bilgisayarlardan, teknolojik her cihazdan, kameralardan, kartlardan, vs. Bu cihazlara (= telefonlara ve bilgisayarlara) yüklediğimiz her bir App (= application = uygulama) onlara veri sağlıyor. Ne satın almışız, kaç adım atmışız (S. Health), nereye girmişiz (= Konum, Haritalar), kime ne mesaj yazmışız (Whatsapp, Mesajlar, vb.), hangi siteyi ziyaret etmişiz?!, ... biliniyor.
...
Ben çalışırken, kütüphanelerin digitalleşme oranı %50 civarında idi; veri tabanlarına (= bilgi bankalarına) üyelik, üniversitelerde yeni yeni yaygınlaşıyordu. Şimdilerde %100’lere ulaşmış olmalı. Bütün bu bilgiler, birilerinin “depolarında” ve bunlar “kullanılıyor, kullanılacak”!.
Ne amaçla?!.
Bizleri istedikleri gibi yönetmek = yöneltmek (= ortanye etmek) için.
Daha önce yazdım; bu bilgiler, veri madenciliği ile işleniyor ve “işe yarar”! bilgilere dönüştürülüyor.
Niçin?!.
Şirketlere satmak ve bizi onların sadık müşterileri yapmak için.
İşin siyasal ayağı da var. Bu bilgiler, siyasî partilere de satılıyor.
Bu bilgilere sahip olanlar, bu bilgileri, “kendilerine yakın”! şirketlere ve siyasetçilere veriyorlar.
Bizi kimin yönettiğini = yönelttiğini (= ortanye ettiğini), az-çok anlamış olmalısınız.
Dünyayı, devletler değil, (küresel) şirketler (onların patronları) yönetiyor.
19. yüzyılın başında F. Bacon : “Bilgi, güçtür”, demişti. Bugün bu bilgi, paradan daha güçlü hâle geldi, parayı o kazandırıyor ve istediği yerlere o harcatıyor!.
Teknoloji (= IT) şirketlerinin (= Google, Apple, Microsoft vb.) ederinin milyarlarca dolar olması, sizce neden?!.
...
Dün, “yasak ağaca” hepimiz yaklaştık, yoo, yaslandık (!); o sinsi şeytan, dün irademizi ipotekleyerek bizi cennetten düşürdü; bugün, çook daha aşağıya = esfele sàfilîne = gayyaya düşürmek için çalışıyor!. Çok yakında, yapay zekâ (= YZ = artificial intelligence) bizim adımıza kararlar da verecek!.
Bunun için, önce robotlaşmamız gerekiyor/du; robotlaştık. Artık çoğu işimizi robotlar hâllediyor; fabrikalarda işçiye; evlerde “hizmetçiye”! ihtiyaç azaldı (kalmadı gibi). Yakında bize de ihtiyaç kalmazsa, şaşırmayalım!.
Şeytanı (şeytanları) dost edinirsek, sonumuz işte böyle olur, olacaktır; bizi kimse, “adam yerine” koymaz, koymayacaktır!.
Sanırım, sonunda sadece Allah’a kul olanlar, var kalacaktır.
...
Bu yazı, bana göre de biraz ütopik, biraz da distopik bir yazı oldu ama bence faydasız da değil.
30-40 sene önce, bugün bize “doğal”! gelen bi çook şey de, o gün ütopik veya distopik gelmiyor muydu?!.
(Not : Ütopik kelimesi, hayal edilen ama gerçekleşmesi mümkün olmayan güzel gelecek; distopik kelimesi de, tam tersi anlamda, karanlık gelecek, anlamında kullanılmıştır. Sizce, bu teknolojide = IT her iki ihtimal de yok mu?!. Sizi bilmem, ben, ikinci ihtimalden yanayım.)
Yorumlar
Yorum Gönder