RUHBANLIK

Kelime, RHB (= رهب)’den türemiş; râhib de aynı kök; ruhbân, râhibin çoğulu, râhipler, = Hıristiyan din bilginleri, demek.

'Dini herkes bilemez, ruhbanlara = aracılara ihtiyaç var. Dini en iyi bilenler ve Allah (onlara göre Tanrı) ile en iyi, en sağlıklı iletişimi kuranlar, ruhbanlardır. “Sıradan insanlar”, ruhbanlar olmazsa Allah ile iletişim kuramazlar.'

Ruhbanlar ve ahbarlar, (Ahbar da Yahudi din adamları), insanlar ile Allah arasındaki aracılardır. Onların çoğu, bu aracılığı yaparken, insanların duygularını ve mallarını sömürürler. (Bknz. 9/34.)

Ya İslâm’ın ruhbanları?!.

İslâm’da (ahbarlık ve) ruhbanlık yok.

Yok mu?!.

Müslüman din adamları da Müslümanları sömürmüyor mu?!.

Nasıl?!. 

Şimdi bu nasıla girmeyeceğim; ahbarlığın ve ruhbanlığın sekülerleştiğine (= seküler ahbarlığa ve ruhbanlığa) değineceğim. 

Seküler bilimin uzmanları da ruhbandır, ahbardır. Bilimi de herkes bilemez, bilgiye de herkes ulaşamaz; bilen birine danışılmalı. Bilen biri (= bir bilen. Her alanın bir bileni = uzmanı) bulunmalı. Dinin olduğu gibi, siyasetin, ticaretin, tıbbın, psikolojinin, sosyolojinin (= her disiplinin) de uzmanları (ahbarları, ruhbanları) bulunmalı; ve onların “işi = mesleği” de bu olmalı.

Meslekleşme = meslekî uzmanlık kötü bişey mi?!. Tabiî ki de hayır; ama o uzmanlar, işlerini yaparken, insanları soyup soğana çevirmemeli (= madden ve ma’nen sömürmemeli), gerçekleri gizlememeli, çarpıtmamalı ve yaptıkları hizmetlerin karşılığında fahiş fiyat talep etmemeliler!.

Bu ahbarların ve ruhbanların bir diğer özelliği de aynı âyette şöyle açıklanır : Onlar, insanları Allah’ın yolundan çevirirler ve biriktirdikleri altın ve gümüşü Allah yolunda harcamazlar.

...

Modern dönemde ahbarlık ve ruhbanlık farklı isimler (= farklı meslekî adlar) altında devam ediyor.

...

“De ki (onlara) : Sizden bir ücret/karşılık beklemiyorum. Benim sizden bir beklentim yok. Benim ücretim, yalnızca Allah’a aittir. O, her şeye Şâhid’dir.” (34/47. Ayrıca Bknz. 26/109, 127, 145, 164, 180.)

...

Bizim, yaptığı hizmetlerin ecrini/ücretini Allah’tan bekleyen, insanları madden ve ma’nen aldatmayan (= sömürmeyen) gerçek ahbar ve ruhbanlara (= rabbânîlere, ribbiyyûnlara) ihtiyacımız var. (Bknz. 3/79 ve 146.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK