FEDAKÂRLIK

Fedakâr adam, başkasını kendinden yeğ (= üstün veya evlâ) tutan adam; fedakârlık da, bunu eylemle (= fiil ile, fiilen) gerçekleştirme.

Onlar, o fedakâr adamlar, kendileri yemeyi, içmeyi, gezmeyi, giyinmeyi, bilgilenmeyi, yönetmeyi ve benzeri şeyleri sevdikleri hâlde, yemez, içmez, gezmez, giyinmez değiller; yer, içer, gezer, giyinirler, bunların zevklerini bilirler ama önce, kendileri değil, başkaları yesin, içsin, gezsin, giysin/giyinsin isterler. Yemenin, içmenin, gezmenin, giyinmenin, bilgilenmenin, yönetmenin zevkine var(a)mayanların = bunların nasıl bişey olduğunu bil(e)meyenlerin, yedirmesinin, içirmesinin, gezdirmesinin, giydirmesinin,  bilgilendirmesinin, yönetimi bibaşkasına devretmesinin bir “değeri” yoktur.

“Onlar, yemeği sevdikleri hâlde, yoksula, yetime ve esire yedirirler.” (76/8.)

Çünkü onlar, Allah’ı daha çok severler. = “eşeddü hubben lillah” (2/165). Allah (sevgisi = rızası) için diğer sevdiklerinden vazgeçerler. Allah’ı sevdikleri için yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, isteyenlere ve esirlere mallarını verirler; salâtı ikâme ederler, zekâtı verirler, söz verdiklerinde sözlerini yerine getirirler. Sıkıntı ve zorlukla karşılaştıklarında da sabrederler. İşte bunlardır SÂDIKLAR ve MUTTAQÎLER. (Bknz. 2/177.) Bu âyet, BİRR âyeti olarak bilinir; Birr, iyilik olarak çevrilir; teberru da aynı köktendir; bence bu kelimeyi en iyi şekilde karşılayan kelime, fedakârlıktır.

Birr, yüzünüzü doğuya veya batıya dönmeniz değil, asıl birr, Allah’a, âhiret gününe, Meleklere, Kitab’a/Vahye, Peygamberlere inanarak vermeniz; salâtı ikâme etmeniz, zekâtı vermeniz, söz verdiğinizde sözlerinizi yerine getirmeniz; sıkıntı, zorluk ve darlıkta sabretmenizdir.

O fedakâr adamlar için vermenin ve sabretmenin tadı, yemenin (içmenin vs.) ve öfkelenmenin tadından çok tatlıdır; o tatlarda “bambaşka, çook başka” bir tat vardır.

“Sevdiğiniz şeylerden infâk etmedikçe (vermedikçe) aslâ Birr’e erişemezsiniz. Ne infâk ederseniz, Allah onu bilir.”

لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَۜ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِه۪ عَل۪يمٌ

3/Âl-i İmrân, 92.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK