UYKUDA ZAMAN
Uyku ve Zaman başlığı daha genel olurdu, bu yüzden Uykuda Zaman dedim.
Uykuda geçen zamanı fark eder miyiz?!. Etmeyiz, değil mi?!. Zaman, biz uykuda iken de geçer; hatta geçerken, bize etki de eder. Bizi dinlendirir ve yaşlandırır. Uyanınca, zamanın geçtiğini (= dinlendiğimizi ve yaşlandığımızı) fark ederiz.
Acaba, tüm zamanımız “uykuda” mı geçiyor?!.
Yooo, yarı uyku, yarı uyanık.
Tam uyanık yaşayanlar = zamanın tümünün = tüm/tam zamanın farkında olanlar yok mudur?!.
Yoktur, kalmamıştır, sanırım.
...
Uyanıkken, zamanın geçtiğini ne kadar fark ediyoruz?!.
İbn-i Haldun’a başvurursak, daha çok üzüntülü, sıkıntılı zamanlarımızda mı; yoksa sevinçli, neşeli zamanlarımızda mı zamanı = zamanın geçtiğini fark ediyoruz?!. Psikologlar da, üzüntülü, sıkıntılı zamanlarımızda, zamanın geçmek bilmediğini; sevinçli, neşeli zamanlarımızda da çok çabuk geçtiğini, oysa insanın böyle zamanlarda, zaman hiç geçmesin, bu sevinçli, neşeli zamanlar hep aynı kalsın, ebeden/ebedî sürsün, dediğini/istediğini söylüyorlar.
...
Meseleye böyle bakarsak, sizce de cehennem, üzüntülü, sıkıntılı, zor zamanların; cennet ise, sevinçli, neşeli, keyifli zamanların geçtiği mekânlara karşılık gelmez mi?!. Cehennemdekiler, şu sıkıntılarımız bi bitse! = şu zaman bi geçse!, diye "yanıp-tutuşan"!; cennettekiler, şu zaman (= bu sevinçli, neşeli, keyifli ânlar) hiç geçmese, diye “sevinçten dört köşe”! olan insanlar olmayacaklar mı?!.
Bence cennetlikler, burada, kendilerine verilen zamanın (= ömrün, sürenin, ecelin; tüm/tam zamanın değil) farkında olanlar ve bu zamanı “iyi” değerlendirenler; cehennemlikler de burada, kendilerine verilen zamanın (= ömrün, sürenin, ecelin; tüm/tam zamanın değil) farkında olmayanlar, burada kendilerine verilen zamanın nasıl geçtiğini (= zamanlarını nasıl geçirdiklerini) bilmeyenler = ömürlerini “çar-çur” edenlerdir. İlki, şuura (= sorumluluğa); ikincisi, şuursuzluğa (= sorumsuzluğa) atıftır.
Yorumlar
Yorum Gönder