GELECEK
Gelecek de bir gün gelecek. Eski adı ile âqıbet, gelecek. Dünya zamanında gelecek, zamanın henüz gelmemiş bölümü. Dünya zamanında “gelecek için”, önceden plan yapmak (= irade kullanmak) gerekmektedir. Bu cümledeki “gelecek”, hem bu dünya hem öte dünya. Bu dünyada da öte dünyada da gelecek, gelecek; ama öte dünyadaki gelecek gelince, artık gitmeyecek, yâni geçmiş-gitmiş olmayacak. Hani, bu dünyada da “bazı ânların”! geçmek bilmediği gibi. (Bu ânlara, 28 Kasım tarihli ‘Uykuda Zaman’ yazımda kısmen değindim.) “Gelecek” geldiğinde ve de artık geçmek bilmediğinde, yapacak bişeyimiz de olmayacak!. Şimdi elimizde, “gelecek” için bişeyler yapma (= irade kullanma) fırsatımız varken, bişeyler yapmanın tam zamanı!. Bu fırsat kaçarsa, bir daha gelmeyecek. Ne demişti Hz. Ömer?!. Dört şey geri dönmez. Atılan ok. Harcanan para. Kaçan fırsat. Geçen zaman. (Bknz. 27 Kasım tarihli ‘Zaman Hakkında’ başlıklı yazı.) Burada (= Dünya zamanında), bir oku atınca, aynı oku ikinci defa atamıyoruz ama başka bir o...