İMAN-AMEL İLİŞKİSİ
Bu ilişkiyi, düşünce (bilgi) – eylem, istek (irade) – yapma/eyleme ilişkisi olarak da alabiliriz.
Çay canım çekiyor (= çay içmek istiyorum), kalkıyor, çay suyu koyuyorum.
Bişeyi bilmek istiyorum, o şey hakkında yazılan kitapları satın alıyor ve okuyorum.
Daha “büyük şeyleri”! merak ediyorum; ve o şeylerin arkasında Muhteşem Bir Güc’ün varlığını hissediyorum, ve O Güc’e teşekkür için ibâdet ediyor, tapıyorum.
Bütün bunlar bende nasıl ve nerede oluyor?!.
Beynimde ya da kalbimde.
Bedenimi (= beni) harekete geçiren, beynim ya da kalbim (mi?!).
Beynimin ya da kalbimin, “kendiliğinden” harekete geçmediği de ma’lum. Çayın nasıl bişey olduğunu bilmeseydim, çayı canım çeker miydi?!.
Pekiî, bilme merakım nerden?!.
Bilmiyorum; ya içerden ya da dışardan, belki de hem içerden hem de dışardan.
“Bilinmeyi istedim ve kâinatı (özellikle insanı) yarattım; insan, Beni bilsin istedim.” (Hadis-i Kudsî)
Belki de bilme isteğimiz, bu yüzden!.
Bilince!, O ne derse, mecburen yapıyoruz.
Bilmeden yaptıklarımız ise taklit. = Başkaları öyle yapıyor (ya da yap! dedi) diye yapıyoruz, ya da yapmamız gerekenleri yapmakta tereddüt ediyoruz.
Yaptıklarımızdan da yapmadıklarımızdan da (yapamadıklarımızdan değil = lâ yükellifüllahü nefsen illâ vüs'ahâ) = yapılması gerekenleri yapmamamızdan da, onları yapmayı ertelememizden de mesûldür.
“O gün, insana yaptıkları da, yapmayıp erteledikleri de, haber verilecek.” = “yünebbeül insânü yevmeizin bimâ kaddeme ve ahhar.” (75/13)
Sağlam ve güçlü iman, sağlam ve güçlü amele/eyleme; sağlam ve güçlü amel/eylem de sağlam ve güçlü imana sebep olur ve ikisi birbirlerini bütünlerler, desteklerler. “Sözde/güçsüz iman”, “sözde/güçsüz eyleme”; “sözde/güçsüz eylem”, “sözde/güçsüz imana” yol verir.
İman, sağlam olursa, imanla amelin arası açılmaz; amel sağlam olursa, yine aynı durum geçerli olur.
Bilgi, imanı; iman, ameli; amel, bilgiyi, ... destekler, besler ve bu süreç hayat boyu = ölene kadar devam eder; ölünce de bunun ivmesi ve momentumu ebediyyen sürer-gider.
Yorumlar
Yorum Gönder