PROBLEM

Problemi çözmek ve o problemin sağlamasını yapmak.

Problem, matematik terimidir ama ben bu terimi dînî (= bireysel, sosyal, siyasî) hayata da teşmil etmek istiyorum.

Matematik problemleri bir “formül” ile çözülür ve onların sağlaması da “tersten” yapılır. Buna, ‘olmayana ergi = abese icrâ’ = reductio ad absordum yöntemi de denir.

Bence, fıkhî (= dînî) problemlerde de aynı veya benzer bir yöntem izlenebilir.

Problemleri çözenler, o problemler konusunda bilgisi (= bilgi sahibi) olanlardır. Onlar, bu bilgilerinden emîn olmak için, meseleye (= probleme) bir de “tersten” bakarlar. Bu “tersten bakıştaki” kastım, problem zâhiren/zâhirden çözülmüşse, bâtından; bâtından/bâtınen çözülmüşse, zâhirden bakış. Siz bunu, materyalizme ve idealizme de teşmil edebilir, genelleyebilirsiniz.

Problem, hayatın yanlış gitmesi = yaşanması sonucunda oluşan bişeydir; çözüm de, bu yanlışın düzeltilmesidir; bu da, “doğru bilgi ve bağlamı (= hayatı/yaşananları) doğru okuma = anlama ile” olur. Bağlama, eskiler, siyâk-sibâk derler/di.

Kitâb’ın âyetleri, yaşanan hayatın doğru gitmeyen yönlerini (= problemlerini) çözmek için inmiş, indirilmiştir.

Her problemin bir dış (= görünen, zâhir) yüzü, bir de iç (= görünmeyen, bâtın) yüzü vardır. Problemin iç yüzü çözülmezse, dış yüzüne makyaj yapılmış olur. Probleme makyaj yapılıp-yapılmadığı, iç yüzüne bakılarak = iç yüzünden anlaşılır.

Yaşadığımız enflasyon problemi de bence, makyajla çözülmek isteniyor.

Dînî problemlerimize çözüm öneren “lafızcı/zâhirî fakihler” de, bence “makyaj” yapıyorlar; meselenin aslına/özüne inmiyorlar, inemiyorlar.

Problemin doğru çözülüp-çözülmediği, zâhir-bâtın (= kabuk-öz) uyumuna bağlıdır; sağlama da bu şekilde yapılmalıdır. Tarih boyunca, problemlerimiz ya zâhiren ya da bâtınen çözüldü; fıkhî ve itikâdî mezheplerimiz de, tasavvuf da bu şekilde oluştu. Bu dediğimin, 1945’de Mısır’da kurulan “Dâru-t Takrîb beyne-l Mezâhib-il İslâmiyye” ile (= mezhepsizlikle?!) de “telfîk” ile de bir alâkası yok; demek istediğim, problemlerimize sağlam bakmak, onları doğru anlamak ve doğru çözmek. Bu da, derin düşünmeyi ve problemlerin derin/görünmeyen köklerine inmeyi gerektiriyor.

Problemlerimiz çook derin ama çözümlerimiz çook yüzeysel.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM