DIR ya da DİR.

Merak etmeyin ‘dır-dır’dan söz etmeyeceğim; özneyi, yükleme ve tümlece (= nesneye) bağlayan bağlaçtan (= kopuladan = copuladan) bahsedeceğim. Ali, çalışkanDır.’daki dır’dan...

Bu dır, öznedeki (= Ali’deki) bir “(var) oluştan veya bozuluştan” söz eder. ‘Ali, çalışkandır.’ cümlesi, Ali’de çalışkanlık vardır, demek. Cümleyi olumsuz yaptığımızda da (= ‘Ali, çalışkan değildir.’ dediğimizde de), Ali’de çalışkanlık yoktur, demiş oluruz.

...

Var-lık ve yok-luk meselesi, felsefenin en temel meselesidir. Bu meselenin çözümüne iki cümle ile işaret edeyim. Varlık, gerçektir = reeldir; yokluk, mâhiyetseldir = aklîdir; gerçekte = reelde yokluk, yoktur; biz yokluğu, zihnimizde/zihnimizle tasavvur ederiz.

...

Bu dır’ın İngilizcedeki karşılığı am, is, are’dır. Arapçada bu dır, gizlidir = yoktur. Arapçada, ‘Ali, âlimdir.’ cümlesi, على عالم = Aliyyün Âlimun, şeklinde yazılır, ortada dır’ı gösteren bir işaret (= harf) yoktur. الله احد ve الله الصمد cümleleri de aynıdır.

Dilde kullanılan veya Arapçada kullanılmadığı hâlde kullanılmış gibi tasavvur edilen (= düşünülen) “dır”, râbıta görevi görür; şeyleri birbirine bağlar. Bu “dır”, çoğu zaman, ağacın dallarına, köküne, yapraklarına ve toprağa (hatta havaya, suya vb.) bağlandığı gibi görünmezdir.

Bizim organlarımız da (ruhumuzla bedenimiz, biz ve dünya, yer ile gök de) birbirine bağlıdır ama aradaki bağı (bağları) biz göremeyiz. 

Dinde (= Allah ile irtibatta = râbıtada) bu bağ (= dır) varsa ve görünmüyorsa, buna iman; görünüyorsa, sâlih amel ismini veririz.

Bu bağ (= dır) kopuksa, yoksa veya bozulmuşsa, kişide iman da sâlih amel de yoktur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET