HATIRLAMA = ZİKİR

Hatırlama = Zikir : Gaflette, gaflet hâlinde olmama, unutmama.

“vezkür rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten...” (7/205)

“Rabbini sabah-akşam (= her zaman = bilğuduvvi vel âsâl), nefsinde/kendinde! (= fî nefsike) “yalvararak ve korkarak” (= tedarruan ve hîfeten) ve yüksek olmayan bir sesle/sözle (= ve dûne-l cehri min-el kavl) hatırla! = ân!. Gâfillerden olma!.”

Demek ki gaflet, anlık da, sürekli de olabiliyormuş. Anlık gaflet, çook az; sürekli gaflet, çoook fazla kimsede oluyormuş.

Namazın = salâtın Mi’rac’ta, 50 vakitten, 5 vakte düşürülmesine bir de bu gözle bakalım. Salâtı, hayat kılamazsak gafletimizin sürekli olacağını düşünelim.

Pekiî, salât’ı hayat kılmak, nasıl olur?!.

Her yaptığımız işin O’nun inâyeti ile olduğunu bilirsek ve her işimizi de O’nun için yaparsak.

...

Tesbih çekmeyi (= zikretmeyi!), boncuk sayma olarak görürsek, hayatımız (= kulluğumuz) da boncuk saymaya dönüşür. Buraya boncuk saymak için gelmediğimizi düşünüyorum. (Kesinlikle) Boncuk saymayı (= tesbih çekmeyi) hafife aldığımı düşünmeyin de; lütfen, zikri (hatırlama olarak görün ve) hayata genelleyin.

Son âyet (7/206), secde âyeti. Meâlen anlamı : “Şüphesiz ki Rabbinin Katında (= yanında = ınde) olanlar, O’na ibâdette büyüklenmezler (= lâ yestekbirûn), O’nu tesbih ederler ve sadece O’na secde ederler.”

Secde, yere kapanma, yere kapaklanma. Allah için alnı, başı (tüm vücudu) yere serme, mahvolma, O’nun Huzur’unda “kaybolma”!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET