ÖZDEŞLİK İLKESİ

1+1 = 2.

1 (bir), kendini bir kez daha tekrarladı da, 2 (iki) mi oluştu?!.

İki (2), iki tane bir (1) mi?!.

İki tane bir, ikiye mi eşit?!.

O zaman üç tane bir de üçe eşit.

Sayı büyüdükçe, birlerin (birin) değeri düşüyor.

İlk bir, çook daha değerli ve çook daha güçlü.

Bunları niçin yazdım, bu soruları niçin sordum?!.

Özdeşlik ilkesi için.

Nedir özdeşlik ilkesi. Bişey, bişeye benzeyebilir ama onunla tam/tamamen eş = eşit = aynı = özdeş olamaz, değildir. Yâni, A’lar farklıysa, A=A değildir; hele hele, 1+1=2, hiç değildir.

Yaşadığımız bu boyutta bile iki Ali, bir değildir; onlar aynı anadan aynı yumurta ikizleri olarak bile doğsalar. Öncelik-sonralık (zaman), mekân ( aynı yeri kaplamıyorlar), her ân aynı işleri yapmıyorlar ve aynı kişi ile evlenmiyorlar,  vs... aralarında bir sürü fark oluşuyor. Herkes özeldir, nev-i şahsına hastır. Böyle olunca  “toplama bir Tanrı” nasıl kabul edilebilir.

Vahdet-i Vücûd, varlığı toplar (= birler) ve = O der. Bu deme, özdeşlik ilkesine uymaz. Eşitliğin iki tarafı farklıdır; bitarafında Yaratıcı vardır, öbür tarafında yaratılanlar (ın toplamı) vardır. Akıl bunu kabul etmez. Akıl, belli prensiplere (= ilkelere) göre çalışır; bu ilkelerden biri de özdeşlik ilkesidir; diğerlerini siz çalışın. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM