HAKİKATİN PARÇALANMASI

Akıl, hakikati hem parçalar hem de arar. Parçalı hakikat, gerçekte hakikat değildir, hakikatin “görüntüsü = âyetidir.” = kesret.

Akıl, kesreti (= çokluğu) bütünleyen = birleyen bir özelliğe de sahiptir. = vahdet. 

Vahdet, tümdemgelim; kesret, tümevarımdır. Akıl, tümdemgelimi de tümevarımı da kıyası da kullanır. Tümevarım için kesret; tümdengelim için vahdet şarttır. Bizler, çokluklar (= kesret, tikeller, tekiller) dünyasında yaşıyoruz. Akıl, tek tek tikelleri, tekilleri, somutları görür; onları tümeller ve soyutlar. 

Biraz açayım. Göz, (her yerde) pencereden bakınca, evleri, arabaları, sokağı, insanları, vb. görür. Her yerde gördüğü bu şeyleri toplar, soyutlar ve zihne sığdırır. Bu, aklın yatay yürüyüşüdür. Akıl, dikey de yürür ve “kuş gibi” havalanır. Dala konan kuş, sadece dalı görür; uçan kuş, ağacı (ağaçları) ve bi çook şeyi görür. “Aklın uçması = kanatlanması”, yukarı doğru yürümesidir. Akıl, yukarı doğru mesafe aldıkça, dünyayı, gezegenleri, samanyolunu, kâinatı görür, tâa “arşa kadar” çıkar ama “arşı” kavrayamaz = kavrayamayacağını anlar; ve arşı Kavrayan’a teslim olur.

“Er-Rahman’u ale-l arş’i istevâ.” (20/5.)

Her akıl, kendi seviyesine göre “kendi arşından” “aşağıya = dünyaya” (kâinata) bakar. (Dünya, denî’den aşağı demektir; ednâ, en aşağı anlamındadır.) Bu akla, aşağı = aşağıdakiler, çok ve parçalı görünür.

Selîm akla sahip = Ül-ül Elbâb olanlar, bu görüntülerin “gerçek hakikat” olmadığını ve onların hakikate işaret eden sûretlerden (= görüntülerden, işaretlerden) ibaret olduğunu anlarlar.

Akıl, arş’ı kavrayan (= kaplayan, istivâ eden, idare eden) Hakk’a teslim olmadıkça, gördüğü her şeyi parçalı görür ve hakikati parçalar. 

Hakk’a teslim olan akıl, parçaları bütünler ve o parçalar (= âyetler = işaretler) onu (o aklı) Bölünmeyen = Samed Olan Hakk’a götürür. 

Kitâb’ın her âyeti, bir bütün olarak (= Kitâb olarak) okunup-anlaşılmadıkça, Kitâb anlaşılamaz.

Akıl, hakikati bölmeden konuşamaz, yazamaz; saf = bölünmemiş hakikate dilin gücü yetmez. Kitâb’ın inzâli = inişi, dile = dilsel koda dökülmesi, hakikatin parçalı (= âyet âyet, sûre sûre, bölüm bölüm) görünmesidir. Bunları ne kadar bütünler, birleştirirsek, Kitâb’ı o kadar iyi anlarız. Bu da, bizim aklımızın düzeyini gösterir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM