ALAK = علق

Askıda (asılı) tutmak. Alâka, ilgi duymak. Çekip almak. Biçook şey içinden birini beğenmek. Muallakât : Arapların seçkin şairlerinin şiirleri = seçilmiş şiirler. (= Muallakât-ı Seb’a = Yedi seçkin şiirin Kâbe’nin duvarına asılması.)

İbn-i Sînâ’nın “İnsan-ı Muallak’ı” (= havada asılı insanı) vardır.

Muallak, aynı zamanda bir hadis türüdür. Doğrudan Hz. Peygambere atfedilen = râvileri askıda bırakılan hadise, muallak hadis denir.

İlk âyette, insanın alak’tan yaratıldığı = insanı yaratmanın (= halaqın) alaktan olduğu söylenir.

Alak’a (alak kelimesine), mealler embriyo veya kan pıhtısı anlamını verirler ama bu, bence eksik bir anlamdır. Kelime (= alak), Kitâb’ta 7 yerde geçer. Dört (4) yerde (22/5. 23/14. 40/67. 75/38.), alakaten (علقة) şeklinde; bir (1) yerde (23/14), harf-i tarifli elalaka (العلقة); Alak sûresinde nekra, doğrudan alak (علق) şeklinde; ve Nisa 129’da da kelmuallaka (كالمعللقة) şeklinde; toplamda 7 yerde geçer. Nisa 129’daki kelmuallaka, çok eşlilikte bir eşe aşırı ilgi (meyl) gösterip öbürüne ilgi göstermemeyi kınamak içindir, onu (= ötekini) ‘askıda = askıdaymış gibi bırakmayın!.’ (= onunla ilginizi kesmeyin!.) denir.

İnsanın alak’tan yaratılması, “askıda bırakılması” mıdır?!.

“Askıda bırakma” :

1) Muallakât-ı Seb’a = Yedi Seçkin Şiir gibi, varlıklar arasından insanı “seçip” (= çekip-çıkarıp gösterme) ve onunla övünme midir?!.

Yoksa, 

2) Ona ilgi göstermeme ve onu sahipsiz bir şekilde bi kenara atma mıdır?!.

İlki/ilk hâl, iltifat; ikinci hâl, nefret, bıkkınlık, yılgınlıktır. İlk hâl, değer verme, övünme; ikinci hâl, terk etme, nefret etme, unutma ve fırlatıp-atmadır. (= Sartre, Nietzsche gibi varoluşçular.)

Bu = bu sonuç, bizim kararımızın ve bizim yapıp-etmelerimizin ürünüdür. Alak (= alak olma = alak’tan yaratılma), böyle ikili bir potansiyeli barındırır, barındırıyor ve onlardan birini, biz = kendimiz tercih ediyoruz; ya hâlimizi ahsen-i taqvîm’e (= değere, değerli olana), ya da esfel-i saéfilîne (= değersize, değersiz olan bişeye) taşıyoruz.

Değerli olan insan, Rabbini (Ekrem) bilen, Rabbinin Adıyla O’nun (varlık) Kitâb’ını (= Kur'ân ve kâinat) okuyan insandır. “İkra’ bismi rabbekellizî halaq...” (96/1-5.)

Değersiz olan insan da, Rabbini unutan insandır.

Tercih bize aittir.

(İnsan) Olmak ya da olmamak!.

To be or not to be.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM