YAŞAM ve İŞLEVSELLİK
İnanan için yaşam (= hayat), buradan öteye devam eden kesintisiz bir süreçtir. Ölüm, yaşamı kesmez = sona erdirmez; sadece ötedeki yaşamın başlangıcıdır.
Buradaki yaşamımız, bedenli, bedenledir; ötedeki yaşamımız için nasıl bir bedenimizin olacağını bilmiyoruz ama “bişekilde”! yaşayacağız.
Descartes, yaşam için bedeni zorunlu bir şart olarak görmez; ‘bedenim olmadan da var olabilirim.’ der. (Altıncı Meditasyon) ‘Düşünüyorum, öyleyse varım.’ sözü de ona aittir; o, yaşamı (varlığı) düşüncede arar...
...
Bakara, 154. âyet, “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölü’ demeyin; onlar diridir, siz bilmez, kavrayamaz, şuurunda olamazsınız = lâ yeş’urûn.” der.
...
Şuuru, düşünce olarak, bedeni de düşüncenin (= şuurun) bir işlevi olarak alırsak, ve de Allah yolunda öldürülenlerin bedenen öldürülmelerini onların diri olmalarına bir işaret olarak okursak, acaba (?!) Descartes haklı olabilir mi?!.
...
Belki de Allah yolunda öldürülenlere çook daha işlevsel, çook daha mükemmel bir beden verilecek; belki de, onların böyle rahatsızlanıp duran ve dışkı üreten bir bedene ihtiyaçları da olmayacak!.
Allah-u A’lem.
Yorumlar
Yorum Gönder