YASAK BÖLGE = FORBİDDEN ZONE

Girilmesi yasaklanmış alanlar. Dinde bunun karşılığı yapılması istenmeyen işler, haramlar. 

Helâl dairesi geniş, haram dairesi dardır. Çoğu yere girersiniz, çoğu yer serbesttir ama bazı yerlere giremezsiniz, illâ da girmek istiyorsanız ihrama girmek zorundasınız. İhram, harem bölgesine yaklaşıldığında = mîkâtta giyilir.

Dünyayı bir daire olarak düşünün ve Kâbe’yi de o dairenin merkezine yerleştirin. Herkesin bu merkeze (= Kâbe’ye) yöneldiğini (= kıble) hayal edin. Bir de bu insanların buraya gitmek ve girmek istediğini düşünün. Oraya (Kâbe’ye) yaklaştığınızda ihram giymeniz gerekiyor, çünkü harem’e = kutsal yere, Mescid-i Haram’a, çevreden merkeze ve birbirinize çoook yaklaştınız ve çoook sıkıştınız = kalabalıklaştınız!. Hac, belli/bilinen aylarda ve günlerde olur/yapılır... (2/197); o günlerde orada kaç milyon hacı adayı olur; o kadar kişi arasında, orada düzeni sağlamak üst düzey dikkat, sabır ve sorumluluk gerektirir. Orada kimse kimseye üstünlük taslayamaz; bunun dış göstergesi de ihramdır; ihramda herkes “görünüş olarak” eşittir.

İhram giyilen bölgede (= kutsal yerde, Mescid-i Haram’da) haram işleme yasaktır; orada bazı helaller bile yasaktır (eşinize bile yaklaşamazsınız); av yapamazsınız; bir sinek dahi öldüremezsiniz; bir ot, saçınızın bir telini bile, koparamazsınız; ihramlı iken traş olamazsınız...

Niye?!.

O bölge, yasak bölge de ondan.

Niye yasak bölge?!.

Çünkü, dünyanın merkezi ve Allah’ın Evi. Orada çoook dikkatli olmalı ve çoook hassas hareket etmelisiniz; yoksa dairenin dışına (doğru) çıkarsınız, atılırsınız. 

Oraya = o merkeze yaklaşmak, dışardan içeriye doğru bir hareketle olur.

Nasıl?!.

Dünya üzerinde namaz kılanların tümünü bir ânda hayal edin; onlar, bir daire = halka şeklinde oraya yönelmiş, orayı hedef almışlar (= kıble) ve oraya yaklaşmayı, gitmeyi = hacı olmayı kafalarına ve kalplerine koymuşlardır. Onlar, oraya yaklaşılınca ihram giyer ve ondan sonra her şeye dikkat ederse “hacı” olur; etmezse turist.

Hac’da = orada = ihramda, dikkatsiz davranılırsa da (her yönden) o dairenin dışına çıkılır; huniden veya koniden çıkar gibi. Huninin geniş ağızı helâl dairesi; dar ağızı haram dairesidir. Eşit iki huninin geniş ağızlarını birleştirin, tam daire, aslında küre (dünya) elde edersiniz. İşte, ihram (harem, haram) bölgesi bu dar bölgelerdir; bu bölgelere girildiğinde yasaklanan şeyler (= haram) yapılmaya devam edilirse dairenin dışına çıkılır. O bölgeler, dışarıdan da baksak, içeriden de baksak “merkezî, özel” bölgelerdir.

...

Nâmahrem (geniş) bölgelerde haram = yasak olmaz; haram, yasak bölgelerdedir. Meselâ, ana-baba, kardeş, amca, dayı, teyze, hala ve yeğenler ile evlilik yasaktır, haramdır; diğer insanlar, haram değildir = nâmahremdir. Harem’i (Mescid-i Haram’ı) ve bize mahrem olan kişileri görmek ve onlara yaklaşmak serbesttir ama onlarla birleşmek, bir olmak yasaktır; onlara yaklaştığımızda da ihramlı biri gibi yaklaşmak zorundayız.

...

Sanki, söz söylemede de böyle bir durum var. İçimdeki bir ses bana, sen de sınıra = harem bölgesine yaklaştın, buradan sonra ihram giymeli, çok dikkatli olmalı, yazmalısın; yanlış bişey yaparsan = yazarsan, dairenin dışına atılırsın, diyor.

...

Sanki, hacı olana kadar yazmasam iyi olacak; kendimi yasaklanmış bölgede = sınırda hissediyorum!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET