AYNA

Ayna ve Arka Dünya : Felsefi ve Mistik Tefekkür

Ayna, gördüğümüz her şeyi yansıtır; yüzümüzü, dünyayı, ışığı ve rengi… ama ayna, görünmeyeni, gizli sırları, arka dünyayı gösteremez. O, yalnızca şehâdetin penceresi, gaybî sırların perde önündeki yansımasıdır.

Eğer aynanın sırrını zorla açmaya çalışırsak, aynayı bozarız. Artık ışığı kıran ama yansıtmayan sıradan bir cam olur. İşte bu, insana önemli bir ders verir : Gerçekler zorla öğrenilmez; bazı sırlar, sabır, tevâzû ve tefekkür ile anlaşılır.

Şehâdet dünyası, gözle görülen, akılla kavranan alandır. Gayb dünyası ise görünmeyen, kalbin ve ruhun derinliğinde saklı olandır. İnsan, aklıyla şehâdeti kavrar, kalbiyle gaybî işaretleri sezebilir. Peygamberlerin, veliîlerin ve mutasavvıfların yolu, bu iki dünyanın arasında yürüyen bir denge yoludur : Tevazu ve sabırla görmek, zorlamadan anlamak…

Ayna, insan kalbine benzer. Kalp ne kadar temiz ve teslim ise, yansıma o kadar doğru olur. Görünür olanı görmek kolaydır; görünmeyeni anlamak sabır ve derin içsel bir bakış ister. Arka dünya, aynanın gösteremediği sırların içinde gizlidir; ancak kalp onu sezer, ruh onu işitir, gönül onun sesini tanır.

Bilgelik, sadece akıl ile değil, akıl ve kalbin birlikte yürüdüğü bir tefekkür yoludur. İnsan, şehâdetin ışığını öğrenirken, gaybî sırların işaretlerini de kabul etmeyi bilir. Aradaki dengeyi kurabilen kişi, hem bu dünyada hem de arka dünyada bir bilince ulaşır; aynada yansıyan her şey, onun için bir işaret = âyet, bir hatırlatma olur.

Ve nihayet, ayna yalnızca bir nesne değil, insanın içsel yolculuğunun simgesidir. İnsan, görünür olanı görmekle yetinmez; görünmeyeni de sezerek, kalbini temizleyerek, tevâzû ve sabırla sırları anlamaya çalışır. İşte o zaman ayna, sadece yüzleri değil, ruhun derinliklerini de yansıtır; insan hem bu dünyada hem de arka dünyada kendi hakikatini görür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ