DÜZEN

Düzen ve Kâinat

Kâinat, bitkilerin, hayvanların ve insanların yaşamını sürdüren bir bütünlük ve düzenekle işler. Bu düzen, bir sistem olarak varlığını sürdürür; biz insanlar bunu anlamak için parçalara ayırır, parçalar arasındaki uyumu veya uyumsuzluğu gözlemleriz.

Biliyoruz ki, kâinattaki düzen bizim kontrolümüzde değildir. Biz ancak onunla uyumlu bir yaşam alanı oluşturabilir veya kendi sınırlı dünyamızda aklımızı kullanarak yeni bir düzen kurabiliriz. Uyumsuz düzenler, insan ve diğer canlıların yaşamına zarar verir. Bu düzenlerin de bir veya birkaç ilâh tarafından kurulduğu ve kendi mütemmim cüzleri (= tamamlayıcı parçaları) olduğu görülür.

Düzenin Ayakları

Her düzen, farklı ama birbirine entegre ayaklarla işler:

  • Eğitim : Düzen için gerekli bireyleri yetiştirir.
  • Güvenlik : Düzeni iç ve dış tehditlerden korur.
  • Sağlık : Düzeni besleyenleri ve ondan beslenenleri korur, tedavi eder.
  • Ekonomi-Finans : Düzenin ayakta kalmasını sağlar.
  • Hukuk : Düzen içindeki anlaşmazlıkları çözer, adâleti sağlar.

Bir ayak aksarsa, düzenin bütünlüğü bozulur; ve zararlar ortaya çıkar.

Din, İlâh ve Lâ ilâhe illâ Allah

Din de bir düzendir. İslâm da kâinat düzeni ile uyumlu bir düzenin adıdır, çünkü İlâh’ı birdir. Burada esas vurgu, “Lâ ilâhe illâ Allah”ın gücü ve işlevi üzerinedir.

Bu Söz : 

İnsanı eski düzenlerden ve başka ilâhların kurduğu sistemlerden ayırır/koparır.

Tek İlâh’a bağlanmayı, dolayısıyla Allah’ın kurduğu düzenle (kâinatla) uyumlu olmayı sağlar.

İnsan yaşamını ve algısını düzene sokar; içsel ve toplumsal denge yaratır.

Farklı düzenler arasındaki çatışmalara karşı insanı korur; insanın kimi dinleyeceğini bilemez hâle gelmesini engeller.

Müslüman, bilinçli olarak “Lâ ilâhe illâ Allah” dediğinde, sadece bir inanç beyanı yapmaz; eski düzenlerle tüm bağlarını koparır, Allah’ın düzenine girer. Eğer bu kopuş sağlanmazsa, kişi farklı düzenler arasında çatışma yaşar ve kimi dinleyeceğini bilemez hâle gelir. Kur’an bu durumu şöyle örnekler :

“Allah, aralarında anlaşamayan birkaç ortağa bağlı bir kimse ile tek bir kişiye bağlı bir kimseyi örnek verdi : Bu iki kimsenin durumu hiçbir olur mu?!. Hamd (= övgü) yalnızca Allah’a özgüdür. Ama çokları bilmiyorlar.” (39/29)

Buradan anlaşılacağı gibi, tek İlâh’a bağlı olmak, Lâ ilâhe illâ Allah’ı hayata geçirmek, düzenin bütünlüğü ve bireyin yönünü bilmesi açısından hayati önemdedir.

Dine bu açıdan - yani ‘Lâ ilâhe illâ Allah’ın gücü ve işlevi’ perspektifiyle - bakarak, Müslümanlığımızı yeniden gözden geçirebiliriz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ