İRADE, KESB ve MEŞÎET

İrade, Kesb ve Meşîet

“Ve Mâ Teşâûne İllâ En Yeşâellah” Perspektifinden Bütüncül Bir Okuma

1. Giriş : İnsan mı diler, Allah mı diler?!.

Kur’an’ın en yoğun, en belirleyici âyetlerinden biri Mürselât 30’dur.

“Siz bir şeyi dileyemezsiniz; ancak Allah dilerse (dileyebilirsiniz).”

Bu ifade, ilk bakışta insanı tümüyle pasifleştiren bir kaderciliğe benzer.

Fakat Kur’an’ın bütününe, kelâmın denge arayışına ve tasavvufun derin okumasına bakıldığında, âyet insanı yok eden değil; insanı ontolojik yerine oturtan bir ilke hâline gelir.

İnsanın iradesi gerçektir.

Allah’ın dilemesi daha temel bir gerçektir.

Bu ikisi çatışmaz; mertebeleri farklıdır.

2. Yaratma ve İmkân : Fiilin Ontolojik Zeminini Kim Kurar?!.

Bir fiilin gerçekleşmesi için üç temel şey gereklidir :

  • Kudret imkânı. (= Yapabilme gücü.)
  • Zaman-mekân imkânı. (= Fiilin gerçekleşebileceği alan)
  • Sebep-sonuç düzeni. (= Fiile kapı açan kurulu düzen.)

Üçü de insana ait değildir.

Kudreti de, alanı da, düzeni de insan yaratmaz.

Dolayısıyla metafizik düzeyde, yaratma = fiilin mümkün olma şartlarını yaratmak ve onları fiile hazır hâle getirmek Allah'a aittir.

Âyetin “illâ en yeşâellah” kısmı bu gerçeğin ifadesidir.

Allah dilemeden hiçbir imkân doğmaz, hiçbir şart kurulmaz.

3. Kesb : İmkânı Kullanma

Fiilin ontolojik imkânını Allah kurar; ama bu imkânı hangi yönde kullanacağımızı belirleyen biziz.

Bu noktada “kesb” devreye girer.

Kesb = Allah’ın mümkün kıldığı bir fiili kendi yönelişimizle seçmek ve kendimize mal etmek.

  • Kesb; yaratma değildir.
  • Kesb; kudret üretmek değildir.
  • Kesb; yeni imkân açmak değildir.
  • Kesb sadece şunu yapar:

Kesb eden kişi, var olan imkânı seçer, yönelir, rıza gösterir ve ona sahip çıkar.

Dolayısıyla, yaratma, Allah’ın; kesb, kulundur.

Sorumluluk da kesbe göredir.

Bu, klasik Ehl-i Sünnet dengesinin temel formülüdür.

4. Fiilin Gerçekleşmesi : İki Unsur Birleştiğinde

Artık tablo netleşmeye başlıyor :

(1) Allah mümkün kılar.

(2) Kul mümkün olanı kullanır.

(3) Fiil böyle ortaya çıkar.

Fiilin varlık kazanması, Allah’ın yaratmasıdır.

Fiilin kula nisbet edilmesi, kulun kesbidir.

Bu nedenle, “Allah yaptı” demek ontolojik düzeyde doğrudur.

“Ben yaptım” demek ahlâkî düzeyde doğrudur.

Bu ikisi birbirine zıt değildir; çünkü biri varlığı, diğeri yönelişi anlatır.

5. İrade ve Meşîetin İlişkisi : “O istiyor, ben yapıyorum” meselesinin ince ayarı

Bu ilişki doğru ama eksik söylenirse yanlış anlaşılır.

Doğru formülasyon şöyledir :

“Ben yöneliyorum; O varlık veriyor.”

Bu yüzden, Allah senin/benim yerin/me istemez.

Allah senin/benim yerin/me yönelmez.

Allah senin yerine tercih yapmaz.

Fakat, sen kendi başına hiçbir şeyi var kılamazsın.

Yönelişin, ancak O dilemişse fiile dönüşebilir.

İradenin etkisi, O’nun imkân vermesiyle gerçekleşir.

Bu iki mertebe birleşince, âyetin anlamı berraklaşır : “Sizin dilemeniz, ancak O’nun dilemesinin içinde ve O’nun dilemesi sayesinde mümkündür.”

İnsan, Allah’ın iradesi dışında bir irade değildir; ama O’nun iradesini yok sayan bir irade de değildir.

6. Tasavvufî Mertebeler : Hakikat- Kesb-Fiil

Tasavvufta mesele üç tabakada açıklanır :

(1) Hakikat Mertebesi (İlâhî Meşîet ve Yaratma)

  • Tekvin (varlık verme)
  • İbdâ’ (yoktan çıkarma)
  • Halk (varlıkta devam ettirme)

Fiilin mümkün olması burada belirir.

(2) İnsanî Mertebe (Kesb-Niyet-Kast)

  • İstemek
  • Seçmek
  • Yönelmek
  • Rıza göstermek
  • Kendi üzerine almak

Burada, insanın “ben yaptım” diyebileceği alan vardır.

(3) Fiil Mertebesi (Zuhûr)

Allah’ın yaratması ile kula ait yöneliş birleştiğinde fiil zuhur eder.

Tasavvufun meşhur prensibi bunu özetler : “Fiilin hakikati Allah’tandır; nisbeti kuldandır.”

Bu, cebrî bir kaderciliği de, insanı mutlaklaştıran bir özgürlük anlayışını da reddeder.

7. Mantıksal ve Matematiksel Şema

Bu yapıyı daha soyut bir düzeyde şöyle ifade edebiliriz :

Fiil = Mümkûniyet × Yöneliş.

Mümkûniyet (imkân), Allah’ın; yöneliş (kesb), kulundur.

Mümkûniyet olmadan yöneliş sonuç doğurmaz.

Yöneliş olmadan mümkûniyet kişiye ait bir fiil üretmez.

Bu çarpım gerçekleşmezse fiil de gerçekleşmez.

8. Bütüncül Sentez

Metnin tümünü tek cümlede özetleyen formül :

(Bütün, büyük ve uzun çerçeve ama tek bir cümlede toplanabilir.)

“Allah mümkün kılar; kul mümkün olanı kullanır; fiil böyle doğar.”

Ya da daha da saf hâliyle : “O yaratır, ben kesbederim.”

Bu, metafiziğin en net denge cümlesidir : “Ben isteyince, yapabilmeyi O istiyor.”

Böylece hem insan silinmez, hem Allah’ın kudreti parçalanmaz, hem irade gerçek olur, hem kader bir zorunluluk değil, bir bağlam/tahakkuk alanı hâline gelir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ