EVLİLİK

“Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kabilelere ve sülâlelere ayırdık. Allah’ın yanında en kerim olanınız, en çok takvâ sahibi olanınızdır. Kuşkusuz Allah, her şeyi Bilen’dir, her şeyden Haberdar’dır.” (49/13.)

Evlilik, erkek ve dişinin nikâhlı birlikteliğidir. Onlar, birbirleriyle evlenince “eş” (= çift?!) olurlar. 

Aslında eşler, “başlangıçta” tektiler.

“Ey insanlar! Sizi, tek bir nefisten (= nefs-in vâhidetin) yaratan, ondan eşini yaratan ve o ikisinden birçok erkek ve kadını üreten, ve birbirinizden yararlanasınız diye aranızda akrabalık bağını kuran Allah’a karşı takvalı olun. Kuşkusuz, Allah, sizi gözetmektedir.” (4/1.)

Nefs-i vâhidenin cinsiyeti “yok” veya o nefiste hem erkeklik hem dişilik “potansiyel olarak” olarak var. Nefs-i vâhideden yaratılınca cinsiyet sahibi de oluyoruz. Cinsiyetimizi, nefs-i vâhidenin Rabbi belirliyor, biz değil.

Şöyle : Her birimiz, iki cinsin (= anne-babalarımızın) ‘özünden’ yaratılıyoruz. Normalde iki cins bir araya gelmeyince çocuk dünyaya gelmiyor. Yâni bizde/her birimizde, iki cinsin de özü/tohumu var, ama biri daha “baskın” hâle gelince, cinsiyetimiz belirleniyor. = X/Y kromozomu. Evlilikte bu iki kromozom tanışıyor, buluşuyor; biri “baskın” çıkınca cinsiyetimiz belirleniyor.

Evlilik hayatında da aslında benzer durumlar oluyor. Eşlerden biri, “benim dediğim olacak’ deyince, ya evlilik çatırdıyor ya da bir eş baskın (= egemen, dominant), öbür eş çekinik (= resesif) kalıyor...

Bu, her zaman zulm değil. 

Ne zaman zulme döner. Öbür eşi = yarıyı yok sayınca veya görmezden gelince.

“Er-ricâlü kavvâmûne ale-n nisâ...” Erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdır... (4/34.)

Kavvâmın kökü, kavm. Bu kökten kayyûm da türer; ortadaki vav yaya da (elife de) döner. Kayyûm, idareci, yönetici; kâme, ayağa kalkmak. İkâme de aynı kök. İkâme-i salât, salâtı ayağa kaldırmak.

Gök, erkek (= zeker); yer, dişi (= ünsâ/nisâ). Gökten yağan yağmur (rahmet), yerden ürün bitmesine sebep olur. Bu, göğün “yüksekliği”; yerin “alçaklığı” anlamına gelmez. Yerde olduğumuz için, gök bize yüksek görünür. Uzayda, yükseklik ve alçaklık kaybolur.

Kadın “alçak bir tür” olsa, Efendimiz : “Cennet, analarını ayakları altında.” der miydi?!.

...

Evliliklerimizin düzgün yürümemesi = sorunlu evlilikler ve boşanmalar, insanların kendilerini tanıyamamasından ve karşı cinse cinsiyetçi yaklaşılmasından.

Cinsiyetçilik de kavmiyetçilik (= ırkçılık) kadar tehlikeli. İlkinde, bireysel olarak egonun ispatı ve hegemonya = ilâhlık taslama; ikincisinde, bunu beraber (= toplu, kavmi/akrabaları, milleti yanına alarak) yapma var. 

İlâh, Allah olmayınca, görüyorsunuz iş nerelere varıyor. Olması gereken, O’nun dediği. İki cins (eş) de O’nun dediğinde buluşmazsa (= anlaşmazsa), sorunlar kaçınılmaz. Sorunlar çıkınca da O’nun için sabır, evliliği kurtarır. Bu işin başka bir yolu yok.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

İMAN - AMEL İLİŞKİSİ