UYKU ve ÖLÜM
Uyku, ölüm gibidir. Ölüm, uzun uykudur. Uyku, günü güne; ölüm, dünyayı âhirete bağlar. Ölünce, artık (bir daha) ölünmez.
“Allah, ölüm zamanında ölenin ruhunu alır. Henüz ölmeyecek kişiyi de uyuduğunda. Ölümüne hükmettiği kişinin ruhunu geri vermez/göndermez; öbürünün ruhunu da eceline kadar geri gönderir. (= alır-verir.) Bunda düşünen bir kavim/topluluk için âyetler vardır.” (39/42)
Uyku (= uyku-ölüm; ölüm-uyku ilişkisi), bizim ölümü anlamamızı kolay kılar. Ölümü, 'bir yok oluş veya son'! olarak algılamamıza mâni olur.
Uykuda/uykuyla, bir günlük yaptıklarımız; ölümle, bir ömür (= ömür boyu) yaptıklarımız Rabbimize arz olunur.
Uyku, aynı zamanda dinlenmedir.
Aahh, keşke, ölümü de (ve sonrasını da) bir dinlenmeye dönüştürebilsek!. Kimileri için bu mümkün, ama kimileri için de bir “kâbus”! ölüm.
Dinlenme, tatil/ta’til değil, bişey yapmama, kişinin kendini dinlemesi, gün boyu yapıp-ettiklerini düşünmesi, kendini hesaba çekmesi ve gününün muhasebesini yapması!.
Allah “bile”!, yer ve göğü altı günde yarattı. Hristiyanlık ve Yahudiliğe göre yedinci gün “istirahata”! çekildi; İslâm’a göre ise yedinci gün, arşa istivâ etti.
Hristiyanlıkta Pazar; Yahudilikte Cumartesi; İslâm’da Cuma tatil/ta’tildir. Ama İslâm âlemi de Hristiyanlığın ve Yahudiliğin tatil/ta’til günlerinde tatil/ta’til yapar. Bu bile, bizim ne hâlde olduğumuza kanıttır. Tatil/ta’til gününde insanlar, ibadetten (= tefekkürden ve tezekkürden) başka bir iş yapmazlar; “haftalık kâr-zarar hesabı” yaparlar; birbirlerine Cuma mesajı atmazlar!.
Sürekli uykuda olanların bilinçleri ödünç (= rehin) alındığı için, hesap yapmaları mümkün değil. Onların hesabını, ölünce Allah görecek!.
Nasıl!, uyku bize, biz istemediğiniz hâlde geliyorsa, bir gün, yine biz istemediğiniz hâlde ölüm de gelecek. İşte o zaman, birileri gerçekten dinlenecek; birileri de eyvaaah diyecek!.
Uyku, ölümün kısa ömürlü (bir günlük) “küçük” kardeşidir. Ölümün ömrü ise kıyamete kadardır. Kıyamette herkes uyanacak!.
Yorumlar
Yorum Gönder