BİLİNÇ ya da ŞUUR
Nasıl bişeydir bu bilinç ya da şuur?!.
Bilinç ya da şuur, anlamadır. Anlama, yüzeysel ve derin olabilir. Anlamanın önüne engeller koyarız. Kimi, duyuları aşıp akla (= bilgiye); kimi, aklı aşıp kalbe (= duyguya/duygulara) ulaşamaz.
“Onların önlerinde ve arkalarında setler (= engeller) vardır. Baksalar da göremezler.” (36/Yasin, 9.)
Bu setler (= engeller), hem içeride ve dışarıdadır. Bu yazı, üç-beş cümle ile içerideki setleri (= engelleri) konu edinecek.
Eğitim, kültür (= bilgi), ya bu setleri (= engelleri) aşacak şekilde verilir = alınır, ya da bilincin veya şuurun önüne engeller koymak için.
Materyalist eğitim, akıl ile kalbin (= bilgi ile duygunun = ilim ile imanın) önüne engeller koymak için veriliyor = alınıyor. Çook büyük bir şok olmazsa, bu engelleri aşmak olanaksız görünüyor.
Vicdan, derinlerde. Vicdansız adam, şuursuz adamdır.
Vicdanlı adam, duyularını (= gördüklerini, duyduklarını, dokunduklarını, kokladıklarını, tattıklarını) bilgiye, duyguya ve eyleme dönüştürebilen = derin sorgulama yapabilen, işin (başını ve) sonunu düşünebilen, bilen ve bulan adamdır. Bu adama, bilinçli veya şuurlu adam denir.
Çağın vicdanı öldü!. Vahşet ve dehşet, her yerde kol geziyor.
İman, bilinç ve şuurdur; kuru bir kabul değil.
Derine indikçe, bilinç (= şuur) ve iman artar.
Vicdan, VCD kökünden isim; mevcûdât (= varlık) da aynı kök. Ne kadar çok bilir ve duygulanırsak, o kadar vicdanlı ve imanlı oluruz.
Yorumlar
Yorum Gönder