MÜŞTERİ & MÜSAFİR

Bugün, artık her insan bir müşteri; müsafirlik ise, tarih oldu, olmak üzere. 

Dünya, bir pazar; bizler de onun müşterileriz. Herkes, herkese müşteri gözüyle bakıyor ve en çok müşteriye sahip olmak istiyor. Yaşanan rekâbet, müşteri rekâbeti. Elinde en çok malı olan da en çok müşteriye sahip olma peşinde. 

Müşteriler de gruplanmış. Yağlı (= obez, paralı) müşteriler; bir deri bir kemik kalmış (= yağsız, fakir) müşteriler; arada da bir sürü grup var. Bir deri bir kemik kalmış (= yağsız, fakir), waste/çöp hâline gelmiş müşteriler, sistem için atık; devletler içinse yük. Liberal-kapitalist ekonomi onları iliklerine kadar sömürdüğü için, onlar artık, gereksiz ve atık insanlar olarak görülüyor. 

İnsanî ve İslâmî duyguları körelmemiş insanlar da, kurdukları vakıf ve derneklerle, liberal-kapitalist ekonominin iliklerine kadar sömürdüğü bu insanlara yardım etmeye çalışıyorlar. Esasında! bu kurumlar, liberal-kapitalist ekonominin açığını kapatıyorlar.

Sistem (= din) bilinci olmazsa, din adına bu tür işleri insanlar “hayır” niyetine yapmaya devam ederler.

Yapılmasın da bu insanlar ölüme mi terk edilsin?!. Elbet yapılsın, ama meselenin can alıcı noktası da unutulmasın. Nedir o?!. Sistem karşıtlığı. Sistem karşıtlığı olmazsa yapılan işler, sisteme desteğe dönüşür ve fakirliğe, yoksulluğa, yoksunluğa kesin çözüm bulunamaz. Bu liberal-kapitalist sistem (= ekonomi), bir taraftan mutlu azınlıklar üretirken, diğer taraftan kitlesel yoksulluklar, yoksunluklar, fakirler üretiyor. Bu yapısal sorun göz ardı edilerek, yoksulluğa, yoksunluğa ve fakirliğe çare bulunamaz ve yoksullukla, yoksunlukla, fakirlikle mücadele de sistemin içindeki bir kazanç kapısına döner. Sizce bugünkü STK’lar da (= vakıf ve dernekler de) birer kazanç kapısına dönmedi mi?!. Oralara yapılan yardımların (= paraların) belli bir yüzdesi, çalışanlarına gitmiyor mu?!. Her geçen gün bu tür kurumların sayısı arıyor ama yoksulluk, yoksunluk, fakirlik azalmıyor.

Liberal-kapitalist sistem, Afrika’yı, Asya’yı (= her kıtayı, her ülkeyi) sömürsün, oradaki insanları aç-açık bıraksın, hasta etsin; biz de gidelim onlara “yardım” edelim!.

Sakın yanlış anlaşılmasın, yardım etmeyelim, demiyorum; elbette edelim ama bu yardımı yaparken, oralardaki yoksulluğun, yoksunluğun, fakirliğin nedenlerini de anlatalım.

Onları İslâm’ın misafirperverliği ile (= konukseverliği ile) tanıştıralım. 

Nedir İslâm’ın misafirperverliği (= konukseverliği)?!. Bu dünyada herkes, herkese misafirdir. = Herkes, Allah’ın misafirleridir. = Gerçekte Mülk Allah’ındır; bizler o mülkün emanetçileriyiz. Rabbimiz Allah, bu dünyada öyle bir düzen (= din) kurmamızı istiyor ki, o düzende kimse kimseyi “müşteri” (= yolunacak kaz!) olarak görmeyecek; insanlar paralarına göre değil, ahlâklarına = Allah’a kulluklarına göre değerlenecek; onu da sadece Allah bilecek; kulluk bile, insanlar arası ilişkilerde belirleyici olmayacak. Allah’ın kesin buyrukları (= emir ve yasakları) olacak; onlar, aramızdaki düzeni kuracak; onlara uymayanlar, önce ikaz edilecek; ikaza uymazlarsa, onlarla ilişkiler kesilecek; onlar düşmanlık yapmadığı sürece de onlara düşmanlık yapılmayacak. İnsanlar, iki hayat tarzından birini (hangisine aklı ve gönlü yatarsa) özgürce tercih edecek.

Onlardan biri, insanları müşteri gibi gören liberal-kapitalist sistem; öteki de, insanları müsafir/misafir gibi gören İslâm. Haâ bir de sosyalist sistem var, o da her insanı ‘torna tezgahından çıkmış gibi’ aynı (eşit!) gören, insanlardaki farklı farklı imkân ve yeteneklerini törpüleyen, bütün mülkü devlette (gayri insanî bir yapıda) toplayan ve o mülkün (artı değerin) dağılımını/dağıtımını, o yapıyı elinde bulunduran polit büronun insafına veren sistem. 

...

Misafirliğin ölümü, merhametin ve rahmetin de ölümüdür.

Allah, Rahmân ve Rahîm’dir.

Allah’ın, Rahmân ve Rahîm oluşu, bizi mülkünde misafir edişidir. 

Misafir edilenden = misafirden en ufak bir çıkar beklenmez; müşteri ise, çıkar için “sevilir”!. 

“Müşteri velînimetimizdir.” de, müşteri olmayanlar (= bişey alacak kadar parası olmayanlar) neyimizdir?!.

Misafirimizdir.

Misafirliği öldürmeyelim!.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK