OLMAK

Herkes bişey olmak için uğraşıyor; yoksa, olmak değil de, birşeylere sahip olmak için mi?!.

Olmak, kişisel/özsel; sahip olmak, nesnel/dışsal. İkisinin çakıştığı/buluştuğu noktalar da var. Eric Fromm, ikisini ayırır, ayrı görür. Meselâ, tek başına zengin olmak, sahip olmakken; cömert olmak, olmaktır; cömert, zengindir. 

Şu bir gerçek : İnsanların çoğu olmayı, sahip olmaya feda ediyor. Bi çook şeye (= iyi bir eve, arabaya, statüye, hayata) sahip olmak için doktor, mühendis, hakim, siyasetçi, asker (komutan), ilim adamı (akademisyen), din adamı, vs. oluyoruz. O şeylere sahip olununca, olunur zannediyoruz. Olmayan insanlar, sahip olduklarını (üzerinde taşıdıkları unvanlarını = etiketlerini), eve, arabaya = paraya, lüküs hayata satıyorlar; hatta bu satışta insanları kandırıyorlar, ahlâksızca/haksızca işler yapıyorlar.

Müslüman olmayınca, bütün olmalar, sahip olmanın basit birer aracı hâline geliyor. 

Müslüman olunca, bu olmayacak mı; daha doğrusu, Müslüman, bişeylere sahip olmayacak mı?!. Olacak elbet. 1) Sahip olduğu şeylere helâl yollardan sahip olacak. 2) Onları helâl yollarda kullanacak. Meselâ Müslüman bir doktor, insan hayatı üzerinden ticaret yapmayacak. Müslüman bir hâkim, rüşvet almayacak, haksız kararlar vermeyecek. Müslüman bir siyasetçi (= yönetici), yönettiklerine zulmetmeyecek, vs...

Müslüman bir adam, sahip olmayı değil, olmayı hırs/tutku hâline getirecek; Müslüman oldum (= artık oldum) diye yetinmeyecek; her ân, her yaptığı işle daha iyi, daha kâmil bir insan (= Müslüman) olmaya gayret edecek. En iyi doktor, en iyi hâkim, en iyi siyasetçi, ... en iyi kul ben olayım, diyecek.

Müslüman olmak, olunca donmak değildir; sürekli yol almak, kemâl (mükemmellik) peşinde koşmaktır. Ve bu yolun sonu da yoktur. O yol, EN MÜKEMMEL’de sona erer, O da SONDUZDUR.

“Sizin yanınızda olan (sahip olduğunuz) şeyler tükenir (yok olur) ama Allah’ın yanındakiler tükenmez... = mâ ındeküm yenfedu ve mâ ındellahi bâq/ın ...” (16/96)

Tükenen (biten) şeylere, yetecek veya hayatı idame ettirecek kadar sahip olmak, olmanın başıdır. Onları biriktirmek (= onlara aşırı sahip olmak), onlar üzerinden olmak değil, onlar üzerinden tahakküm kurmak, karunlaşmak ve firavunlaşmaktır. 

Sahip olduklarımızı (= mal/para, makam-mevkî, ilim, vs.) haksız/kötüye kullanmamız, uzun vadede bizi oldurmaz, aksine öldürür!.

Olmanın hazzını/tadını alanlar, “ölmek”! istemezler. 

“Ölen hayvan imiş; âşıklar ölmez.” Yunus Emre.

İçinde yaşadığımız batı medeniyeti, sahip olma ve sahip oldukları üzerinden tahakküm kurma medeniyetidir. Bu medeniyetin olma gibi bir derdi de yoktur.

İnsan olma ile Müslüman olma aynı şeydir; ikisi de fıtrata (yaratılışa) uygunluktur. Ahlâk kelimesinin kökü de hulktur/halktır (= halaqa/yaratma). Ahlâklı adam, fıtrata (yaratılışa) uygun işler yapan (= Müslüman) adamdır. Çünkü Müslüman, Yaratıcıya teslim olan, O’nun dediğini yapan adamdır.

Böyle, buradan bakarsak, olmak : ahlâklı olmak/davranmak, Müslüman olmak veya Allah’a kul olmaktır; sahip olmaksa : sahip olunan şeyler arasında yok olmak veya kaybolmak, şey olmak veya şeyleşmektir.

Müslüman olmak, bütün diğer olmalara değer ve mükemmellik verir. Müslüman olmak, bunun için önemli, değerli ve hayatîdir.

Müslüman olmayanlar, kendilerini bişey oldum diye kandırmasınlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK