İRADE MESELESİ

İrade, seçimdir. Neyi seçeceğimizin bilgisi, akla aittir. Bu bilgide, bizim “doğruyu, iyiyi, güzeli” desteklemek ve tasdiklemek = doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırabilmek için Rabbimiz bize ayrıca Vahiy/Nakil de göndermiştir.

Vahyin/Naklin iki temel amacı vardır. Biri, bilgide “doğruyu, iyiyi, güzeli” desteklemek ve tasdiklemek = doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırabilmek; ikincisi, doğru, iyi, güzel seçimi yapabilmek. Bence, ikincisi daha ön planda, daha hayatî.

Aklını doğru/selîm bir şekilde kullanan (hemen hemen) herkes, iyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini, doğruyu-yanlışı bilir ama birini tercihte ya zorlanır ya da hata eder. Bu, içinde yaşanılan şartlara, hayatın kişiye bahşettiği imkânlara göre değişir. İyi, doğru, güzel, kişinin işine gelmediği (= menfaatine ters geldiği) için, kötüyü, yanlışı, çirkini tercih eder/edebilir, seçer/seçebilir.

Vahiy, her şartta iyinin, doğrunun, güzelin tercih, teşvik ve telkin edilmesini kişiden ister. Hidâyet, budur. Vahyin/Kur’ân’ın hidâyet rehberi olması bu açıdandır. = “hüden lil muttaqîn.” İttikâ, Allah’tan “korkma”! ise, bu korkudur bizi (= bilen özneyi) iyiyi, doğruyu, güzeli yapmaya iten/götüren, sevk eden.

İrade kullanma, bilme ile yapma arasındaki köprüdür.

Elbet, kötüyü, yanlışı, çirkini yapan da bir irade kullanıyor, ama o, bu tutumu ile Vahyi/Kur’ân’ı (= Allah’ı) dinlemiyor; ya nefsini ya da başka ilâhları (= putları, tağutları, vb.) dinliyor.

“Lâ ilâhe illâ-l Allah.”, bir bilgi meselesi olduğu kadar, bir irade meselesidir de; daha çok da bir irade = bir seçim meselesidir. = Çok tanrılı bir hayatı değil, TEK TANRI’LI bir hayatı seçme ve O’nun istediği şekilde yaşama meselesidir.

Öyle mi, değil mi?!.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

HADİS & SÜNNET

RECM