DAĞILMADI, KOPTU!...

Herkes ve her şey özerkliğini (= bağımsızlığını) ilân etti ve anlam kayboldu. 

Anlam, dünü bugüne, bugünü yarına bağlayan bir bağdı; bu bağ koptu.

Anlık (günlük) yaşıyoruz, hayatı anlamadan hayatta kalmaya çalışıyoruz; hayata dair bütüncül ve anlamlı bir hikâyemiz kalmadı.

“Dün, dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lâzım.” (Rûmî)

...

İçtiğimiz su, bardakta; artık onun yağmurla, bulutla (= hayatla) ve Tanrı ile bir ilişkisi/bağı yok.

Yediğimiz ekmek, yemek, tabakta; artık onun toprakla, yağmurla (= hayatla) ve Tanrı ile bir ilişkisi/bağı yok.

Yaptığımız iş tezgahtaki bir parça, küçücük bir vida; masadaki bir dosya (bir kâğıt parçası); artık onun ürünle, bütünle; hayatla bir ilişkisi/bağı yok.

Parçaları birbirine, kelimeleri birbirine bağlayarak, bütüncül ve anlamlı bir hikâye oluşturamıyoruz. Hayatımızı verilerle (= datalarla) “örüyoruz”! ama bu örgüde/n ortaya anlamlı bir şekil çıkmıyor; her şeyi, hurdacı dükkânındaki malzemeler veya televizyondaki programlar (reklâmlar) gibi üst üste yığıyoruz.

Düzeni biz kurmuyoruz. Düzen kurucular, düzen kurmamıza müsaade etmiyorlar; ânı yaşa!, sorgulama!, diyorlar.

...

Anlam, kesintisiz bir “ipti”!; o ip koptu. Beden ruhtan; akıl duygudan; dünya âhiretten; ölüm hayattan ayrıldı, koptu.

...

Elimiz işte, gözümüz oynaşta. Neredeyse her organımız da özerkliğini ilân edecek!.

...

Böl, parçala, yut!.

Şirk, işte böyle bir put!.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK