ÇAMUR

Çamurun ne olduğunu bilmeyen yoktur; suyla karılmış (karışmış), vıcık vıcık (cıvık) toprak; “insan gibi”!.

Küçükken (= çocukken), sürekli çamurla oynarmışım, ben de hatırlıyorum; çamurdan evler, arabalar yapardım. 

Büyüyünce, çamurdan adam (insan) yapmaya kalkıştım, ama yapamayacağımı anladım; bu yüzden elimi yüzümü, her yerimi çamur ettim. Çamurdan adam (insan) yapmak = yaratmak Rabbe/Allah’a mahsusmuş!.

Çoğu çamurlar, hâlâ insan olamamış; istisnâlar hariç, ne yazık ki onlar da çok az.

Sanırım, ben boşuna uğraşıyorum.

Yılma, pes etme, küsme!, "yine de bir-iki kişi için de olsa uğraşmaya değer." değmez mi diyorsunuz?!.

Ben de öyle (= sizin gibi) düşünüyorum; o yüzden, elim-yüzüm, her yerim çamur olsa da, “çamurlara insan şekli”! (can değil) vermeye çalışıyorum.

Diğer taraftan da haddimi bilmek istiyorum. Hz. İsâ (a.s.) gibi "olmak" istemiyorum!. O, kavmine  : "Size çamurdan bir kuş yapar, ona "üflerim", kuş olur...", demişti; Onun gibi de demek/söylemek istemiyorum; keşke söyleyebilsem!. (Bknz. 3/49)

Benim nefesim o kadar güçlü değil, bunu da biliyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEREYE?!.

İMSAK ve İFTAR

DİKKATLİ/DİKKATLE DİNLEMEK