EVLÂ LEKE FE-EVLÂ!...

Evlâ leke feEvlâ!. = Anlamı : Tam senin yaşantına göre, tam sana yakışan bir sonuç!.

Bu ifâde, 75. Kıyamet Sûresi 34 ve 35. âyetlerde te’kidli (= peşpeşe) geçer; bağlam, olumsuzdur. Sûreyi 24. âyetten itibaren okursak, “yüzler vardır ki asıktır. İnsan o gün bel kemiğinin kırılacağını (= başına çoook kötü bir şeyin geleceğini) anlar. Can boğaza geldiğinde. Bir kurtarıcı! yok mu?! diye feryat edildiğinde (= bizi bu durumdan kim kurtaracak dendiğinde?!). İşte insan, o zaman bilir ki ayrılık zamanıdır. Bacağı bacağına dolaşır. İşte o ân sevk, sadece Rabbinedir.” (24-30.)

Niye böyledir?!.

O, daha önce, ne (hakikati) tasdik etti (doğruladı) ne de salât etti. (namaz kılmadı = o hakikate uygun hareket etmedi = kafasına göre yaşadı.) = “felâ saddake velâ sallâ.” (31)

Sûre, Mekke’de inmiştir (iniş sırası 31. sıra); sûre indiğinde bildiğimiz anlamda namaz daha farz kılınmamıştır. (Buradaki sallâ, Allah-u A’lem, düzgün = ahlâklı iş yapma = hakikate/tasdike uygun yaşamadır.)

Aksine o, yalanladı ve hakikatten uzaklaştı. = “ve lâkin kezzebe ve tevellâ.” (32) (Tevellâ, ters dönme, yüz çevirme; velâ/mevlâ, yüzünü dönme, yönelme, yakın olma.)

Sonra, çalım sata sata = böbürlene böbürlene ailesine (yakınlarının yanına) gitti. = “sümme zehebe ilâ ehlihî yetemettâ.” (33)

Böyle bir yaşantının sonunda, işte, tam sana uygun, tam sana yakışan bir sonuç!. “evlâ leke feevlâ.” (34)

“sümme evlâ leke feevlâ.” Tam da sana göre, senin hak ettiğin bir karşılık!. (35)

(Bu nankör) insan, başıboş = sahipsiz bırakılacağını (= hesap vermeyeceğini, Bizimle karşılaşmayacağını) mı sanıyor?!. “e-yahsebu-l insan’ü en yütrake südâ.” (36)

Yanılıyor. 

Neden yaratıldığına bakmıyor... (Bknz. 37-40)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET