VARSAYIM

Varsayım : Teorem, hipotez. 

Varsayım, ‘bişeyin’ var olan veya yok olan; veyahutta yok ama var kabul edilen, ya da var ama yok kabul edilen hâli midir?!.

Bilimde varsayım, ‘o şeyin’ (var-lığı ya da yok-luğu) ispatlanabilen bişeydir.

Pekiî, dinde varsayım olur mu; meselâ, Tanrı varsayılabilir mi?!.

Zaten biz O’nu varsayıyoruz!. (demeyin.)

(Buradaki varsaymak, var olduğunu kabul etmek. Soru, bilimsel anlamıyla soruldu ve Tanrı ispatı istendi.)

Tanrı, bir teorem veya hipotez gibi ispat edilebilir mi, dendi?!.

Bence edilebilir.

Teorem veya hipotezlerin ispatı sebep-sonuç ilişkileri ile olur. A, B’nin; B, C’nin; A ve B, Z’nin sebebi; A, K ve M durumu, D, E, F, C, H’nin sonucudur gibi. Somutlayalım. Tüpü (ocağı) kapatmayı unuttuğum için ocaktaki yemek yandı. Uykusuz araba kullandığı için kaza yaptı. Kaza, uykusuz araba kullanmasının sonucu, vs...

Bütün bu sebeplere “ara sebepler” diyoruz. 

Asıl sebebe veya ara sebeplere sebep olan Varlığa da Tanrı diyoruz.

Tanrı’ya da bir sebep ararsak, teselsüle düşeriz; teselsül, sonu gelmeyen sebeplilik (= karanlık, çıkılmaz sebeplilik kuyusu) demektir; bu durum hem aklı yorar, hem de akla aykırıdır = aklen bâtıldır.

Bizler çoğu zaman ara sebepleri aşıp da Asıl Sebeb’e varamıyoruz.

Neden?!.

Ara sebepleri olağan ve doğal sayıyoruz da ondan.

Ne demek istiyorum?!. 

Görünür sebepler dünyasında yaşıyoruz ve bu sebepler hep var olacakmış gibi hareket ediyoruz. Sözgelimi, suyun evimizdeki musluktan hep akacağına “inanıyoruz”!, bir gün suların tümden kesileceğini hiç düşünmüyor, aklımıza getirmiyoruz. 

Oysa, her şey ve hepimiz “ara sebepleriz.”!.

Ana Sebep, Tanrı’dır.

Ara sebepleri kolay kolay aşıp da Tanrı’ya ulaşamıyoruz. 

Sözgelimi, günlerce (çölde) aç-susuz kalsak, bize Tanrı’dan başka hiç kimse, ekmek-su veremez.

“Bir sabah kalktığımızda suyumuz kesiliverse, bize suyu kim verebilir?!.” (67/30.)

Buradaki sabahı, yıllarca yağmurun yağmaması, barajların tamamen kuruması olarak okuyun lütfen!.

Günlerce (çölde) aç-susuz kaldığımızda bir yudum suyun bizim için değerini, ve onu bize Veren’e hürmetimizi düşünün!.

Allah, kimseyi böyle bir hâl ile imtihan etmesin. Böyle bir hâl başımıza gelince, Tanrı ispatına ihtiyaç duymayız!; ama şimdi duyuyoruz.

Ateistleri ve agnostikleri, inkârcı ve şüpheci yapan, bolluktur. Çoğumuz, ateist değilsek bile agnostik/ler gibi bir hayat sürüyoruz; onca nimeti tüketirken Tanrı’ya teşekkür (= şükür) etmiyoruz ve O’nu unutuyoruz.

Tanrı’yı bilimsel anlamda bir varsayım olarak görenlerin illâki zor bir durum mu yaşaması gerekiyor, yoksa biz O’nu hep “var sayarak”! mı hareket ediyoruz?!.

Bu yazı, bu testi (isbatı) yapmamız için yazıldı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET