KİBİR

Kibir : Büyüklenme, kendini muhatabından büyük görme, dolayısıyla da muhatabını küçümseme veya onu görmezden gelme.

Kibrin kaynağında ne var?!.

Bilmişlik ve

Asalet = Soyluluk = Aristokrasi = Asabiyet = Mülkiyet.

Vakurluk ve kibarlık anlamındaki asaletin, buradaki asaletle uzaktan-yakından ilgisi yok, ikisi taban tabana zıt.

Kibri besleyen asaletin kaynağında da kan (= asabiyet, kavmiyet, milliyet); kültür (= yaşam biçimi, giyim-kuşam) ve para (= maddî zenginlik) var.

En tehlikeli kibir, bilgiden kaynaklanan kibirdir. Bilginin hakkı verilirse, bilgi insanı vakur, alçakgönüllü, kibar, olgun yapar; verilmezse, şeytanlaştırır. Şeytan da Rabbine kendince bilgi ile karşı çıkmıştı. = “ebâ vestekbera”! Ben ondan üstünüm; o topraktan, ben ateştenim; ateş, topraktan üstündür, demişti. Melekler de : Sen bilirsin, biz Senin bize bildirdiğinden başka bişey bilmeyiz, Sana itaat ederiz, demişlerdi. (Bknz. 2/30-39. 7/11-25.)

Kibir, kendini beğenme; kendinden başkasını küçük görmedir. Bir insanda kibir varsa = bir insan kendini beğenmişse, kimseye değer vermez; o kişi “değerli ve önemli” şeyler söylese de onu dinlemez.

Ekâbir (= kibirli) Mekke müşrikleri de (başlangıçta) Efendimizi görmezden gelmişler, dinlememişlerdi.

Kişideki kibir tedavi olmazsa, ortaya Nemrutlar, Firavunlar, Kârunlar, Hâmanlar, Bel’amlar çıkar. Nemrut ve Firavun, kibirli siyasal erkin/gücün; Hâman ve Bel’am, kibirli idarî ve dînî bürokrasinin; Kârun, kibirli ekonomik/iktisadî gücün paranın/sermayenin temsilcileri ve sembolleridir. Bunları, uzaktan görünüşlerinden, yürüyüşlerinden, duruşlarından, bakışlarından bile tanırsın; bunlardan uzak durmak lâzımdır, bunlar çok tehlikeli adamlardır; büyükleri olmasa da küçük dağları biz yarattık, derler; öyle yürürler ama etraflarında da bir ordu ile gezerler.

Kendilerini büyük gördükleri için, biri onlara bişey söylese, ‘sen kimsin, ne biliyorsun, kendini ne zannediyorsun, karşında kim/in olduğunu biliyor musun?!.’ şeklinde konuşurlar.

Madem büyükler!, niye kendilerinden daha büyük olanların verdiği payeleri (unvanları) kullanarak onların hesabına çalışıyorlar; bu mu onları büyütüyor?!.

Onların büyüklüğü balon; onlar ‘şişirilmiş büyük’; onları küçük bir iğne darbesi foss diye, patt diye patlatır; hâl böyleyken onlar yine de kendilerini büyük (bişey) zannediyorlar.

Kibir, insanı küçültür; bilmiyorlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET