ŞEYLEŞME

Terim, Georg Lucàcs’a ait. Bu kavramın arkasında Karl Marx ve Max Weber var. Daha sonra bu kavram, Frederick Taylor tarafından hareket-zaman etüdü ve Fordizm ile geliştirildi. 8-10 yıl İşletme'de bu dersi verdim, konuyu iyi biliyorum. Frederick Taylor, Pittsburgh’daki Bethlehem Çelik Fabrikasında işçilerin verimliliğine dair çalışmalar yaptı, azâmî üretim ve kâr için, onların zamanlarını planladı.

...

Aradan 40-50 yıl geçti, artık herkesin zamanı planlandı; kimse artık kendi isteği ile bişey yapmıyor, yapamıyor. Ne zaman kalkacağımız, ne yiyeceğimiz, ne giyeceğimiz, hangi saatte otobüse (= servise) bineceğimiz, saat kaçta işten çıkacağımız, kaçta evde olacağımız, evde ne yapacağımız (= hangi programı seyredeceğimiz, eve hangi eşyayı alacağımız, vb.), hafta sonları nereye gideceğimiz, ... belirli, belirlenmiş; bize seçenek hakkı verilmemiş!.

Verilmiş mi?!. Belirlenmiş seçenekleri seçmek, seçmekse, verilmiş!. 4-5 yılda bir yapılan demokratik seçimlerde de belirlenmiş = seçilmiş adayları seçmemiz de böyle değil mi?!. Her işin/işlemin prosedürü belli = bürokrasi. Devlet (= bürokrasi) her yerde. Başkalarının yaptığı = kurguladığı hayatı yaşıyoruz; evlerimizi, elbiselerimizi, yemeklerimizi, araçlarımızı biz yapmıyoruz...

Özgürlüğümüz yoksa, şeyleşmişizdir. Şey, insanın kullandığı, kullanılan şeydir; bizi kullananlar, bizi şeyleştirdiler.

Şeyleşme, neyi, niçin yaptığımızı bilmemedir.

...

Allah’a kulluğumuzda da böyle bir bilinç yoksa, o da bir tür şeyleşmedir.

...

Modern şeyleşmede, bilgi-bilinç ve  sorgulama (= amaç) kaybolmuştur ve iş, otomatik hâle gelmiştir; bu durumdan dînî yaşamımız da etkilenmiştir; dînî yaşam (= ibâdetler), bilgi-bilinç ve sorgulama olmadan, otomatik olarak yapılır hâle gelmiştir. Dinin, “âmenû” kısmı, bilginin-bilincin ve sorgulamanın; “ve amilu-s sâlihât” kısmı da sonucun/neticenin ifadesi ve göstergesidir. Dinen şeyleşme,  “âmenû ile ve amilu-s sâlihât”ın irtibâtının, ilişkisinin kopmasıdır.

Bu, bilinçsiz eyleme/amele ve eylemsiz/amelsiz imana karşılık gelir.

Âhir zaman alâmeti : Camiiler dolu olacak ama içlerinde bir tek hakikî Mü’min bulunmayacak. (Hadis. İbn Ebî Şeybe, 6/163. Deylemî, 3447. Müstedrek, 8414.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET