SÖZÜN GÜZELİ

Bence burada, Kur'ân = Allah’ın Sözü hariç, kimse sözün en güzelini söyleyemez. Nereden biliyorum?!. Hacc Sûresi, 24. âyetten. 

Söz söyleme ve söylenen sözü anlama kapasitesi, bitmeyen = sonu gelmeyen bir süreçtir; muhtemelen bu kapasite, en iyi “cennette” fark edilir; çünkü oradakilerin kademe kademe tüm idrak güçleri olgunlaşır; orası da bir tekâmül sürecidir.

Oradakiler hep güzel sözler söyler ve güzel sözler dinler; bu yüzden oradaki olgunlaşma = tekâmül çook hızlıdır. 

Hacc Sûresi, 24. âyette bu, şöyle ifâde edilir : “Onlar, sözün en güzeline ve çook övülen yola yönelmişler, yöneltilmişler = hidâyet edilmişlerdir.” Bu âyette hidâyet kelimesi iki kez geçer (= hûdû). Hamîd sıfatı, harf-i tariflidir; bu sıfat, yola da Allah’a da gider; Allah’a giderse, Allah’ın yoluna demek olur; övülen yol da zaten Allah’ın yoludur; sırât ise, nekradır. 

Bu âyeti, burada (= dünyada) Güzel Söz’e (= Kelime-i Tevhîd’e) uyan, dolayısıyla Allah’ın yoluna giren ve yürüyen insanlara da hamledebiliriz; buradan oraya, oradan buraya zihnimiz “ışık hızıyla” gider-gelir.

Âyet, Güzel Söz için “ettayyibu min-el kavl” (= Temiz Söz. Sözlerin En Temiz olanı) der. Demek ki güzel söz, temiz sözdür. Sözdeki temizlik, düşüncedeki ve kalpteki temizliği = sözü söyleyendeki temizliği gösterir. Temiz Sözün hedefi/amacı, Hamîd Olan’dır. = “ilâ sırât-ıl Hamîd”.

Âyeti, sûrenin başındaki âyetlere bağlarsak (= bağlamına uygun okur ve anlarsak), bu insanların Allah’a şeksiz şüphesiz inanan (= güvenen), O’ndan başka Mevlâ = Dost tanımayan, O’nun hakkında bilgisizce tartışmayan = şeytana uymayan, O’na “ucundan-kulağından” (= alâ harf) kulluk etmeyen = yürekleri, akılları, tüm benlikleri = bedenleri ile O’na tam kulluk etmeye gayret eden insanlar olduğunu görürüz. Onlar, Allah dışında başka hiç kimseye yalvarmazlar. (12. âyet.)

İşte bunlar, (burada da) ötede de Sözün Güzelini = Temizini söylerler. Onlar burada, başkalarının söylediği çirkin = kirli/pis sözleri fark ederler ve o sözleri söyleyenleri dinlemezler ve orayı, onları hemen/ânında terk ederler. Bu konu için Nisâ, 140. âyete bakılabilir.

Bu çağda söz de artık bir eğlence aracına (= lehve-l hadîs’e) dönüştü. (Bknz. 31/6-7.)

Dikkat etmek lâzım. Sözün iyisini-kötüsünü fark edebilecek duruma gelmek lâzım, ki kanmayalım, kandırılmayalım. Bunun tek yolu, söylenen tüm sözleri Güzel = Temiz Sözün = Kur’ân’ın  kriterlerine, ölçülerine tâbî tutmak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET