ATEŞTEKİ HİDÂYET

“... Ev Ecidu Ale-n Nâr-i Hüdâ.” (20/10.)

Bu ifâdeyi/cümleyi tüm mealler, “yahut/veya ateşin yanında/çevresinde bir yol gösterici bulurum.” diye çevirmiş.

Nâr = ateş, harf-i tarifli = bilinen bir ateş.

Nâr, alâ (على) ile kullanılmış; alâ, yanında/çevresinde değil, üzerinde/üstünde demektir; yol gösterici, ateşin üzerinde/üstünde mi olur?!. Bence orada kimse yoktur.

Hüdâ, Kitâb’ın kilit (= temel) kelimelerindendir; nekradır. Bu kelimeye yol gösterici anlamı veriliyorsa, bu yol göstericinin kim olduğu (= kimliği) bilinmemektedir.

Mûsâ (a.s.), bildiğimiz anlamda yolunu kaybetmiş biri değildir; o yolu O, daha önce Mısır’dan Medyen’e giderken (= kaçarken) kullanmıştı.

Buradaki Hüdâ (= hidâyet = yol gösterme), manevî yol gösterme, Mısır’a gidince ne yapacağını bilme/bildirme/öğretme, Mûsâ (a.s.)’ın endişesini (= korkusunu) gidermedir.

Mûsâ (a.s.)’ın ateşi, “hidâyet ateşi” idi; bizim ateşimiz ise hastalık ateşidir. Onun “hidâyet ateşi” orada (= Tûr’da = Kutsal Vâdi Tuvâ’da) korlanıyor = harlanıyor,  destekleniyor = güçlendiriliyor; O, Firavun’a gitmeye hazırlanıyor; Mûsâ (a.s.)’a orada “yol haritası” çiziliyordu. “Seni Kendime seçtim; vahyimi duy!. = ve Ene ehtartüke festemi’ limâ yûhâ.” (20/13.) deniyordu.

İlerideki âyetler de bu durumu destekliyor.

Ondan önce Firavun, İsrailoğullarından çook insan (= çoluk-çocuk ve kadın) öldürmüştü ve artık Firavun’dan kurtuluşun zamanı geliyordu.

“Her Firavun’un bir Mûsâ’sı vardır.” ama bizim, Mûsâ’ları yetiştirecek, O Mûsâ’ların içinde dâvâ/görev ateşini yakacak Şuayb’lere ihtiyacımız var. O Mûsâ’lar, o Firavunların saraylarında büyüse bile; Onları oralardan çekip-çıkaracak ‘hadiselere’ ve kişilere; sonrasında Onları sahiplenecek insanlara ihtiyacımız var.

Yürekte ateş = kor taşımak, biraz da böyle bişey.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET