DEVLETLER ve ŞİRKETLER

Günümüz şirketlerini de devletlerini de 'rasyonalite'! (= bürokrasi) idare ediyor = yönetiyor. Şirketler de devletler de “belli amaçları” gerçekleştirmek için çalışıyorlar. Sanki, ikisinin de ortak amacı refahı yaygınlaştırmak ama ellerindeki araçlar farklı. Şirketlerin elindeki araçlar : Para, mal, işgücü, pazar, bilgi, vs. Devletlerin elindeki araçlar ise : Vergi, toplumsal destek = kamuoyu desteği, diplomasi, bürokrasi, silah (= asker-polis), vs. Üniversite, artık ikisinde de ortak. Devletler, daha çok vergi toplamak için şirketlerin önünü açıyor ve şirketleri, verdikleri vergi ve fikrî (demokratik!) destek karşılığında uluslararası pazarlarda koruyup-kolluyorlar. Buna karşın şirketler, devletlere : bizden aldığın vergileri “tembellere” harcama! ve bize karışma! baskısını da yapıyorlar = Liberalizm. Sosyal devleti ayakta tutan, sadece seçim = demokrasi = oy. Zaman zaman oy karşılaştırması da yapılmıyor değil; ‘bir Prof.’un oyuyla bir çöpçünün oyu aynı mı olurmuş?!’ da deniliyor.

...

Weber, devletlerdeki ve şirketlerdeki örgütlenmeye rasyonel örgütlenme (= bürokrasi) demiş ve bu örgütlerin amaçlarına ulaşması için uygun araçları kullanması gerektiğini söylemişti ama şirketlerle devletlerin amaçları hâlâ ortak değil; şirketler, devletleri de kendilerine benzetmeye çalışıyorlar. Bugün büyük oranda devletler de artık şirketler gibi yönetiliyor; sosyal devlet, rafa kalkmak üzere. Bugün, devletleri besleyenler = ayakta tutanlar milletler değil; silah, finans ve medya şirketleri; halk (= millet), artık şirketlerin ve devletlerin sahibi değil, müşterisi. 

...

“İyi yetişen beyinler”, küresel şirketlere ve kapitalist devletlere hizmet ediyorlar. Kazan = Kazan (= Win = Win) kuralı, hem yöneticilerle patronlar arasında; hem de devletler ile şirketler arasında tıkır-tıkır işliyor, devlet ihâleleri, şirketlere bu şekilde veriliyor.

Bugünün küresel şirketleri bi çook devletten daha büyük. Devletler küçülmeye giderken, şirketler büyüyor. Devletler, eğitim, sağlık ve güvenliği bile şirketlere devrediyor. Adâlet, şimdilik devletlerde ama yine herkes kendi adâletini sağlıyor gibi görülüyor; mafyatik adâlet yaygınlaşmakta; para, adâletin terazisini bozmakta; parası olanlar, “daha iyi”! avukatlar tutmakta.

Bu şartlar altında, arkasında herhangi bir devlet veya bir şirket (= para = güç) olmayan, kendi hâline yaşamaya çalışan gariban ne yapsın?!.

Devletler ve şirketler, insan ürünü yapılardır; bu insan, kendi elleri ile kendini mahvediyor, tehlikeye atıyor!.

...

“Allah yolunda malınızı infak edin!. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın!. İyilik yapın!. Kuşkusuz Allah, iyilik yapanları (= Muhsinleri) sever.” (2/Bakara, 195.)

Her geçen gün, tehlike daha da büyüyor.

Bu düzen (= din), bir ân önce değişmeli!.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET