GIDA

Gıda, Kitâb’ta ğadâ (غداء) olarak geçer. (18/62.) Hemzenin olmadığı ğadâ (غدا) ise, yarın, yarın gelecek olan (= kıyamet ve hesap) sabah, erkenden demektir.

...

Mûsâ, genç arkadaşına (= fetâ) : yorulduk, acıktık; hadi gıdamızı getir de şu aç karnımızı doyuralım, der.

Uzuun bir yolculuk yapmışlardır.

Niye, nereye gidiyorlar?!.

İki denizin kavuştuğu buluştuğu yere.

Nedir bu iki deniz?!.

Kimilerine göre Kızıldeniz ile Akdeniz veya Yemen Denizi; kimilerine göre de Zâhir ve Bâtın. Şehâdet ve Gayb; ikisi de doğru. İşte, bu ikiyi birlemeye gidiyordu Mûsâ, genç arkadaşı ile. 

Bu Mûsâ, Hz. Mûsâ mı, ben bilmiyorum; bilen varsa, lütfen yazsın ama yazısını doğru gerekçelendirsin.

...

Hayat yolculuğu için gıda şarttır; gıda almadan bu yolculuğu yapamayız ama gıdayı sadece boğazdan giren şeyler olarak görürsek, nereye gideceğimizi bilemeyiz; beynimizi de beslemeliyiz ki yolumuzu,  doğru yöne (= kıbleye) çevirebilelim.

Bilgi de bir gıdadır.

Helâl gıda, sadece yenilen-içilen şeyleri değil, bilgilenilen “şeyleri” (= bilgileri) de içine alır. Zihnimize aldığımız bilgiye de çok dikkat etmeliyiz. Yeme/k, sindirmekle enerjiye (= güce) dönüşür. Haram yemek, negatif enerji; helâl yemek, pozitif enerji demektir; bu durum, bilgi için de geçerlidir. Leş, domuz eti, kan, Allah’tan başkası adına kesilen kurbanlar, alkol/içki (= şarap), faiz = ribâ haramdır.

Niye?!.

Niyesi yok; Allah haram kıldığı için haram.

Leş, belirsiz bir şekilde ölmüştür; böyle ölmüş bir “gıda”, yiyenin, ne tür bir enerji alacağı belli değildir.

Domuz, pislik yer, pislik biriktirir; pislik, pis sonuçlar doğurur.

Kan, candır; birinin canı, başka bir cana haramdır.

Allah’tan başkası adına kesilen kurbanlar, Allah’ın verdiği rızkı başka ilâhlara tahsis etmedir; bu yüzden yasaklanmıştır.

İçki (= alkol, şarap), aklı örter; kişinin yoldan çıkmasına yol açar.

Faiz = ribâ, haksız kazançtır; yoksulun (= paraya ihtiyacı olanın) sömürülmesidir.

...

Hangi gıdanın helâl, hangi gıdanın haram olduğunu bilmek de bir gıdadır.

Yedikleri gıdalara dikkat etmeyerek sapanlara, daha önce helâl olan bazı gıdalar cezâ olarak haram edilebilir; Yahudilere bu yapılmıştır. (Bknz. 4/160. 16/115.)

Bir bünyeye ne girerse, o çıkar; giren “o şey”, iyi bişeyse; o bünyeyi tamir ederek çıkar; kötü bişeyse de, o bünyeyi tahrip ederek çıkar; madden ve m’anen.

“Haram yemek, kalbi karartır, hasta eder. Kalbin kararmasının dört alâmeti vardır: Kişi, ibadetinin tadını alamaz. Allah korkusunu, hatırına getirmez. Gördüklerinden ibret almaz. Okuduklarını, öğrendiklerini anlayamaz, kavrayamaz.” (Zinnûn-i Mısrî. = Mısırlı Balıkçı. Zinnûr-i Mısrî olursa, İki Nur sahibi Mısırlı olur; bu iki nur da muhtemelen Zâhir ve Bâtın olur.)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET