KİM O?!.

Kim o?!.

Haâ o mu?!. O, Ali. Veli’nin oğlu. Uzun boylu, siyah saçlı, spor giyimli. Üzerinde mavi eşofman, ayağında spor ayakkabı, gözünde siyah gözlük var...

Bütün bunlar Ali mi, Ali’nin ta kendisi mi?! Hayır. O zaman Ali kim, ya da ben kimim, sen kimsin?!...

Kendimizi nasıl ta’rif ederiz?!.

Ârife ta’rif gerekmez; ârifseniz (kendinizi biliyorsanız). Kişi, başkasını kendi üzerinden ta’rif eder. Kendini biliyorsa, herkesi, hatta Rabbini bile bilebilir.

Ali kim?!.

Ali’yi Ali yapan, kendisi. Ali de herkes gibi bir bedene (ele, ayağa, göze, kulağa, ...) sahip, ama onlar ona verilmiş = emanet edilmiş; onlar, o değil; Ali, beden değil. 

Ali ne?!.

Ali, bir “ışık = nur”; ama “o ışığı = o nuru” içinde yakabilirse!. O nur, ona “üflenmiş”, o nur ile ona can verilmiş; onun, o nuru içinde tutuşturması ve onu ona “Üfleyenle” buluşturması gerekiyor ki Ali, Ali olduğunu bilebilsin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İHÂNET

KELİME/KELÂM & KAVL/SÖZ

HADİS & SÜNNET